Çocuk Yetiştirirken Anne-Babalara Öneriler

Çocuk Yetiştirirken Anne-Babalara Öneriler

Kabul etmeliyiz ki çocuk yetiştirmek başlı başına bir emek ve sabır işi… Elbette ebeveyn olduğumuz zaman çocuklarımıza karşı mevcut davranışlarımızın, aslında kendi ebeveynlerimiz ile olan etkileşimlerimiz ve bu etkileşimlere atfettiğimiz anlamlar doğrultusunda şekillendiğini biliyoruz. Ancak çocuklar anne-babalarının aynasıdır ve hiçbir çocuk durup dururken içine dönmez, saldırgan olmaz, depresyona girmez; çocuğumuz bize bir şey anlatmaya, anlaşılmaya, dinlenmeye çalışıyordur. Bu nedenle de dengeli ebeveyn tutumları sağlıklı kişilik oluşumunda önemli bir rol oynar. Peki kendimizi ve çocuğumuzu yıpratmadan süreci nasıl geçireceğiz?

Sağlıklı aile-çocuk ilişkisi için ebeveynlere önerilerim:

*Sebep-sonuç içeren, güç ve fiziksel ceza kullanmadan disipline etme yöntemini tercih edin. Bu yöntemde ebeveyn çocuğunu önceden uyarır, herhangi bir davranışın sonucu hakkında çocuğu bilgilendirir. Burada amaç ebeveynlerin çocuğu yanlış davranışları konusunda ikna edip psikoloji ve fiziksel zarar görmesine izin vermeden çocuğun kendi kararlarını vermesini sağlamaktır. Örnek; sivri bir cisimle oynayan bir çocuğa zarar görebileceği hakkında bilgi vermek.


* Öfkenizi kontrol edin. Öfke anında tepkilerimizi tanımak birinci adımdır; Ellerinizde mi kalbinizde mi başlıyor? Titriyor musunuz? Öncelikle bunları fark edin ve adalelerinizde gerilme, soluk alış ve kalp atışlarınızda artma, terlemeniz, yüzünüzün kızarması ve ateş basması gibi reaksiyonlar yaşıyorsanız, o ortamdan uzaklaşıp elinizi yüzünüzü yıkayın ve içinizden 5’e kadar sayın. Daha sonra kendinize neden bu kadar öfkelendiğinizi sorun; biraz sakinleştiğinizi göreceksiniz.

*Gevşemeye öğrenin. Nelerin sizin rahat hissetmenizi sağladığını belirleyin. Örneğin; derin bir soluk alıp nefesinizi yavaş yavaş verme egzersizleri yapmak, çocuklarınıza kısa bir süre ayrı kalıp kendinizle baş başa kalmak, hoşlandığınız bir şeyler yapmak adına kendinize zaman ayırmak, eşinizle baş başa kalabileceğiniz zaman dilimleri yaratmak gibi.

*Çocuğunuza zaman ayırın. Gün içerisinde mümkün olmayan etkin vakit geçirmeyi yapmak için sizin ve çocuğunuzun yapmaktan hoşlanacağı faaliyetleri sıralayıp, randevulaşın ve size ve çocuğunuza uyan haftada 2-3 defa ortalama 30 dakikalık zamanlar belirleyin. Etkinlikler boyunca faaliyeti yöneten bırakın çocuğunuz olsun, soru sormaktan ve komut vermekten kaçının; mümkün olduğunca sözlü olumlu geri bildirimler verin ve bolca tensel temasta bulunun. (Sarılma, başını okşama, sırtını sıvazlama vs.) Etkinlikten sonra birlikte geçirdiğiniz zamanı gözden geçirip değerlendirin ve duygularınızı paylaşın.

*Her çocuğunuz için ayrı özel zaman yaratın. Yukarıda bahsettiğim etkinlik dışında yalnızca ikinizin olacağı, eşiniz ve diğer çocuklarınız da katılmayacağı bu özel zamanında 20 dakikanızı tamamen başka hiçbir şey düşünmeden çocuğunuza adayın. Sohbet edip, birlikte oyun oynayarak ya da hobi yaparak çocuğunuzla birlikte bu anın keyfini çıkarmaya çalışın. “Beraber olduğumuz / işareti geçirdiğimiz bu özel zamandan çok hoşlanıyorum” gibi cümleler kurabilirsiniz. Bu özel zaman diliminde lütfen bir şey öğretmeye çalışmayın. Bu anın, çocuğunuzun rahatlaması ve sizin arkadaşlığından hoşlanması için önemli olduğunu unutmayın.

* Özel aile toplantıları yapın! Önceden belirlenmiş zamanlarda düzenli olarak ailenin bütün fertleri ile bir araya gelin. Başlangıçta toplantıları kısa ve basit tutun. Çocuklar kendilerini de ifade edebildikleri zaman bu deneyime hazırdırlar. Demokratik bir ortam yaratmak için toplantı başkanlığını dönüşümlü yapın. Toplantıyı başlatmayı kolaylaştırmak için “hafta sonu ne yapalım” sorusuyla ilk toplantıya başlanabilir ve yemek sofrasında ya da birlikte rahat rahat otururken yapılabilir. Herkesin katılımını teşvik edin, eleştirmek yerine mutlulukları ve mutsuzlukları paylaşın ve gelen önerileri önemseyerek birlikte karar alın.

* Son olarak sanal dünyaya mahkûm olmayın! En etkili iletişim araçlarından olan televizyon ve internet kullanımı, yerinde ve dozunda kullanılmadığı zaman aile içi iletişimi, dolayısıyla da sosyal iletişime kilitleyebilir. Aileleri arasında gerekli temas ve psikolojik destek ortamını engeller. Bu anlamda, televizyon ve bilgisayar gerek yetişkinler ve gerekse çocuklar için bir araçtan öteye anlam içermemelidir. Televizyon ailenin bir ferdi gibi olmamalı ve sürekli açık tutulmamalıdır.



Psikolog Kadriye Sinem Çetintürk Kurşunlu
@aristopsikoloji

 

 

 

 

 

Sosyal Medya'da Paylaş

Yazar Hakkında

Kadriye Sinem Çetintürk Kurşunlu

Psikolog K. Sinem Çetintürk Kurşunlu Kimdir? 1992 yılında Antalya’nın Kumluca ilçesinde doğdum, ilk orta ve lise öğrenimimi de yine Kumluca’ da tamamladım. Dumlupınar Üniversitesi’nde Siyaset Bilimi ...