Çocuklarda Ebeveyne/Bakım Verene Karşı Bağlanma Stilleri Nelerdir ve Yaşamın İlerleyen Dönemlerini Nasıl Etkilemektedir?

Çocuklarda Ebeveyne/Bakım Verene Karşı Bağlanma Stilleri Nelerdir ve Yaşamın İlerleyen Dönemlerini Nasıl Etkilemektedir?

Çocukluk dönemi deneyimlerinin, yetişkinlik döneminde izler bırakabileceğini tahmin etmek zor değildir. Yaşamın ilk yılları olan çocukluk dönemi o halde böylesine önemliyken, çocukluktaki bağlanma stillerini bilmek de, bu öneme hak ettiği değeri verecektir.

Bağlılık, çocuğun belli kişilerin yakınlığını istemesi ve o kişilerin yakınlığını arama eğiliminde olmasını, o kişilerin varlığında da kendisini rahat ve güvende hissetmesini tanımlar. Psikologlar ilk etapta çocuğun bakım verene/ebeveyne olan bağlılığının, ebeveynin/bakım verenin çocuğa temel ihtiyaçlarından biri olan ''beslenme'' ihtiyacını karşıladıklarından dolayı geliştiğini düşünmüşlerdir. Yani psikologlara göre çocuk, bakım vereni veya ebeveyni onun beslenme ihtiyacını karşıladıkları için ebeveyne/bakım verene bağlanıyordu. Ta ki yapılan araştırmalarla ortaya konulan gerçekler, bu düşünceyle uyuşmayana kadar... Bu yapılan araştırmalar ortaya koymuştu ki, ebeveyn/bakım verenle çocuk arasındaki bağ beslenme ihtiaycının da ötesindeydi.     
Bağlanma konusunda bize önemli bilgiler sağlayacak bir araştırmadan bahsedecek olursak... 
Araştırmacılar, bebek maymunları gerçek annelerinden ayırırlar ve biri telden diğeri de süngerden yapılmış olan iki yapay maymunun yanlarına koyarlar. Telden yapılmış olan yapay maymunun göğüs kısmına içi sütle dolu olan şişe yerleştirilir ve bebek maymunlar bu şişe vasıtasıyla beslenme ihtiyaçlarını kendilerine sağlarlar. Diğer taraftan süngerden yapılan yapay maymun ise bebek maymunlara sıcaklık ve güvenilirlik hissi verir. Her ne kadar bebek maymunların, beslenme ihtiyaçlarını karşılayan yapay maymunu seçmeleri beklense de , bebek maymunlar kendilerine sıcaklık ve güven hissiyatı veren, süngerden yapılmış olan yapay maymunla vakit geçirirler ve korkutucu bir durumla karşılaştıklarında direkt olarak süngerden yapılan yapay maymunun yanına gidip sakinleşirler.  
Bu araştırmayla birlikte bir bağlanma gelişmesinin sadece beslenme ihtiyacını karşılamaktan çok daha ötede olduğu gözler önüne serilmiştir. 
Giderek artan bağlanma konusunun yarattığı ilgi çekici etki beraberinde daha fazla bağlanma çalışmasını getirmiştir. Psikolog Mary Ainsworth, 12 aylıktan 18 aylığa kadar olan çocukların bağlanma stillerini incelemek için ''Yabancı Durum'' adı verilen bir laboratuvar prosedürü geliştirir. Bu prosedür, çocuk annesiyle birlikte oynarken, annenin odadan ayrılıp, içeriye bir yabancının girmesini içerir. Bu süre içerisinde çocuk, tek yönlü bir aynanın arkasından gözlemlenmektedir. Çocuğun, anne odadan çıktıktan sonra aktivasyonunun düşüp düşmediği, davranışlarının ne şekilde değiştiği, oynadığı oyuna devam edip etmediği, içeriye giren yabancıyla etkileşiminin nasıl olduğu, anne odaya tekrar girdikten sonra anneye karşı davranışların nasıl olduğu incelenmiştir. Acaba çocuğun anne ile kurduğu duygusal bağ ne kadar güven temellidir? 
Bu bebekler, gösterdikleri tepkilere ve sergiledikleri davranışlara göre 3 gruba ayrılmışlardır :
 
1)Güvenli Bağlanan 
2)Güvensiz Bağlanan - Kaçınan
3)Güvensiz Bağlanan - Kararsız 

1) Güvenli Bağlanan : Bu grupta değerlendirilen çocuklar, anneleri odadan çıktıktan sonra üzülseler de üzülmeseler de anne odaya geri döndüğünde onunla iletişim kurarlar. Çocuk, annesi odadan çıkmış olsa bile bir panik belirtisi göstermez ve kendisini güvensiz bir yerdeymiş gibi hissetmez çünkü annenin geri geleceğine dair bir güveni vardır. Çocuk-anne iletişimi güven üzerine kurulduğu için çocuk, annesi gitmiş olsa bile bir süre sonra annenin geri geleceğini ve onu güvensiz bir yerde bırakmayacağını bilir. Odaya bir yabancı girmiş olsa bile yabancıyı bir tehdit olarak algılamaz ve oyuncaklarıyla oynamaya devam eder ve yabancı kişinin onunla kurmaya çalıştığı iletişime de pozitif cevap verir. Anne odaya girince de anneye dair bir öfke yoktur ve geri döndüğü için hoşnutluğunu belli eder.

2)Güvensiz Bağlanan - Kaçınan : Çocuk, anne odadan çıktığında panik belirtisi göstermez fakat zihni bu ayrılıkla oldukça meşguldür. Çocuğun gözü sürekli kapıdadır. Yabancı odaya girdiğinde onunla iletşim kurmaktan kaçınır. Anne odaya tekrar girdiğinde anne ile de iletişim kurmaktan kaçınır. Anneye karşı pasif agresif tavır sergiler. Bu gruptaki çocuklar anne odaya tekrar girdiğinde anne ile iletişim kurmaktan bariz bir şekilde kaçınırlar. Bu çocuklardan kimisi anneyi görmezden gelirken kimisi anneyle etkileşime girmekle girmemek arasında karmaşık davranışlar sergilerler. 

3)Güvensiz Bağlanan - Kararsız : Bu gruptaki çocuklar, anne odadan çıktıktan sonra annenin peşinden gitmeye çalışır, ağlar, bağırır, kalp atışı hızlanır. Yabancı kişi odaya girdiğinde yaşadığı paniği ona da yansıtır. Yabancıyla etkileşim kurmaz. Yabancı odadan çıkıp, anne odaya tekrar geldiğinde anne ile ilişkisi sorunlu olur. Hem anneye yaklaşmak ister hem de annenin kucağına geldiğinde anneden uzaklaşmak ister. Yani hem anneyle fiziksel temas kurmak isteyip hem de temasa karşı direnç gösterirler. 

Çocuklukta deneyimlenen bu üç bağlanma stili, bir insanın ileriki yaşantısında insanlarla nasıl iletişim kuracağının nihai belirleyicileridir ve asla değişmezler diyemeyiz elbette. Bu noktada ancak bazı teorilerden ve gennellemelerden söz edilebilir. 
İlkokul çağında güvenli bağlanma geliştiren çocuklar, daha başarılı olabilirler, otorite figürleriyle aralarındaki ilişki daha tutarlı olabilir, daha fazla arkadaşları olabilir, bir işte başarısız oldukları zaman bırakmayıp tekrar deneme eğiliminde olabilirler. Ayriyeten bağlanma konusunda araştırmalar yapan psikanalist John Bowlby, bir çocuğun yaşamın erken dönemlerinde bir veya daha fazla kişiyle güvenli bağlanma geliştirememesinin, yetişkinlik döneminde yakın ilişkiler kurmada sorunlar yaşayabileceğini söylemiştir. 

Psikolojide bırakalım bağlanma konusunu, diğer daha birçok alanda araştırmalar yapılmıştır ve bu araştırmalar devam da etmektedir. Topluma kazandırılacak insanların nasıl bireyler olacakları ve yaşamlarını nasıl geçirecekleri konusunda bir çocuğun bakımını üstlenen ebeveyne/bakım verene oldukça önemli işler düşmektedir. Bu sebeple bilgili olmak da, sizlere yüklenen bir diğer görevdir.

Sosyal Medya'da Paylaş

Yazar Hakkında

Radiye Mahabat Seyda

Merhaba, Ben Radiye Mahabat Seyda. Lisans eğitimimi İstanbul Gelişim Üniversitesi'nde psikoloji alanında tamamladım. Akabinde ''Çözüm Odaklı Kısa Süreli Terapi'', ''Mindfulness & Kabul ve Karar...