Doğru Bir Başlangıç Yapmak : Psikoterapiyi Anlamak

Doğru Bir Başlangıç Yapmak : Psikoterapiyi Anlamak

Kendimizi zaman zaman bilişsel, duygusal ve davranışsal açılardan huzursuz hissedebiliriz. Bazen işin içinden çıkmak zor olabilir ve bu da bizi hem bedenen hem zihnen olumsuz yönde etkileyip, yaşam standartlarımıza ket vurabilir. Çökkün ruh hali, yapılması gereken işleri yerine getirmede isteksizlik, kalabalığın içinde hissedilen kaygı veya kalabalığa karşı sunum yapılırken hissedilen kaygı, uyuyamama, deri yolma, tırnak yeme, takıntılar, fobiler… Kişinin bu durumlardan birini veya daha fazlasını deneyimlemesi hayat kalitesini düşürebilir. Örneğin köpek fobisi olan birini ele alalım. Kişi işe gitmektedir ve karşıdan gelen bir köpeği görür. Köpeği görmesiyle birlikte fobinin yarattığı düşünceler ve duygular vücudunda titremeye, mide bulantısına, kalp atışlarının hızlanmasına yol açacaktır. Bunun üzerine kişi köpekten kaçmak için kullanması gereken yolu değil de, yolunu en az yarım saat daha uzatacak olan, köpeğin olmadığı yolu seçer. Bu şekilde de işine geç kalır. Ardından geç kaldığı için uyarı alır ve hatta belki de iş vereni tarafından belli bir süre gözlem altında tutulacaktır. İşte kişinin hayat kalitesinin düşmesini bu şekilde açıklayabiliriz. Bunu daha farklı durumlara da uyarlayabiliriz elbette. 

Peki neler yapılabilir? 

Psikoterapiye başvurmak çözüm yollarından biri olabilir. 

Peki psikoterapi nedir? 

Psikoterapi almayı düşünüyorsanız veya almaya karar vermişseniz tam da bu noktada psikoterapinin ne olduğunu anlamak ve başlangıcı bu şekilde yapmak yararlı olabilir. 

Birden fazla tanımının olmasıyla birlikte psikoterapi, bilişsel, duygusal ve davranışsal süreçlerde ket vurucu sorunlar yaşayan kişilerle birlikte yürütülen ve bu sorunun ortadan kaldırılması veya azaltılmasına yönelik çalışılan bir tedavi yöntemidir.  

Yüzlerce çeşit psikoterapi yönteminden bahsedilebilir. Bilişsel Davranışçı Terapi, Çözüm Odaklı Kısa Süreli Terapi, Kabul ve Kararlılık Terapisi, Şema Terapi, Psikanaliz… Ruhsal bir bozukluğun tedavi edilmesinde ise her birinin etki derecesi farklılık gösterebilir ve sahip olduğunuz ruhsal bozukluğun tedavi edilmesinde en etkili olan psikoterapi yönteminin seçilmesi yararlı ve doğru olabilir. 

Tüm bunların yanı sıra psikoterapiye başvurmak için illa ki ruhsal bir bozukluğun olması gerekmez. Kişi dilerse kendisini depresif, huzursuz hissettiği,  yaşamıyla ilgili sahip olduğu sorun veya sorunlar için de psikoterapiye başvurabilir. Netice itibariyle bizler insanız ve nasıl ki grip, öksürük, alerji, baş ağrısı, fıtık gibi fiziksel rahasızlıklar yaşıyorsak, pek tabii psikolojik rahatsızlıklar da yaşayabiliriz. Buna ilaveten fiziksel rahatsızlıklarımızın çözümü için doktora başvuruyorsak, psikolojik rahatsızlıklarımız için de psikologa başvurabiliriz. 

Psikoterapi ne kadar etkilidir? 

Araştırmacılar tarafından bu sorunun cevabını bulmak için bir araştırma yapıldı. Bunun sonucunda istatistiksel sonuçlar elde edildi. Araştırmacılar psikoterapinin kaygı bozuklukları, depresyon, yeme bozuklukları gibi hastalıklarda etkisini inceleyen 1000’i aşkın çalışmayı incelediler ve elde edilen sonuçlara göre psikoterapi gören kişilerle herhangi sistematik bir tedavi görmeyen kişilerle karşılaştırma yapıldığında birçok bilişsel ve davranışsal problemlerin giderildiğini gördüler. Kişilerin yaklaşık %75’i 6 ay boyunca haftada bir defa yapılan psikoterapi seanslarından gözlemlenebilir ve ölçülebilir iyileşme gösterdiler.

Son olarak, tüm bu bilimselliğine ve iyileşmeye yönelik bir tedavi yöntemi olmasına rağmen psikoterapinin çok naif bir noktası vardır. O da şudur ki : Psikoterapi siz ancak değişmeyi isterseniz etkili olabilir.  

Sosyal Medya'da Paylaş

Yazar Hakkında

Radiye Mahabat Seyda

Merhaba, Ben Radiye Mahabat Seyda. Lisans eğitimimi İstanbul Gelişim Üniversitesi'nde psikoloji alanında tamamladım. Akabinde ''Çözüm Odaklı Kısa Süreli Terapi'', ''Mindfulness & Kabul ve Karar...