Alice Harikalar Diyarında Sendromu

Alice Harikalar Diyarında Sendromu

Alice Harikalar Diyarında Sendromu kişinin boyutsal algı bozukluğu yaşamasına verilen addır. Kendisini, çevresini hepimizden farklı şekilde algılar bu rahatsızlığa sahip olan insanlar. Bu rahatsızlık 4 şekilde ortaya çıkıyor: Mikropsi, makropsi, teleopsi ve pelopsi. 

Mikropsi türünde kişi etrafındaki dünyanın birden küçüldüğünü hisseder. Kendisinin bir anda dev gibi olduğunu düşünür. 
Makropsideyse durum tam tersi, etrafındaki dünyanın, insanların, nesnelerin devleşmesi kendisinin ise çok ama çok küçüldüğünü hissetmesini ifade eder bu durum. 
Diğer iki türde ise uzaklık algısında bozukluk vardır. Teleopsi nenelerin, insanların olduklarından daha uzak, pelopsi ise olduklarından daha yakın olarak algılanması şeklinde tanımlanabilir. 

Mikropsi ve makropsi Alice Harikalar Diyarında sendromunun en sık karşılaşılan türlerindendir. Bu rahatsızlık tüm yaş gruplarını etkilese de daha çok çocuklarda ve özellikle geceleri gözlemlenir.  Çocukluğunda bu rahatsızlığı yaşamış ve büyüdükçe iyileştiğini söyleyenlerin sayısı oldukça fazladır. 

Peki bu rahatsızlık neden bu garip isme sahip? Alice Harikalar Diyarında serisini çoğu kişi okumuştur ya da duymuştur. Sendromun anlaşılması için kısaca açıklanması gerekirse, bir kız çocuğunun bir tavşanı takip etmesi ve girdiği delikten içeri girerek büyülü bir dünyaya geçmesini anlatır. Anlatılan hikayenin içerisinde Alice içtiği iksirle etrafındaki varlıklardan çok küçük veya çok büyük olur. 1865 yılında Lewis Carroll tarafından yazılan bu hikayede az önce bahsedilen sendromun makropsi ve mikropsi türlerinden izler görebilirsiniz. Ki bu da tesadüf değildir. Birçok kaynağa göre yazar Lewis Carroll da bu sendroma bu sendroma sahiptir ve algısında yaşadığı bozulmaları hikayeleştirmiştir. Yani aslında sendroma ilham olan bu sendroma da ismini veren kitabın kendisi olmuştur. 

Edebiyatta karşılaştığımız tek örnek bu değildir. Gulliver’in Gezilerinde günün birinde çıkan korkunç bir fırtınanın Gulliver’i bir adaya savurmasıyla başlayan macerada Lilliput adı verilen bu ada halkının Gulliver’i bir dev sanmasıyla devam eden bir hikayedir. Yapılan testlerde bu sendroma sahip kişilerin beyinlerinde çevresel algılarını düzenleyen parietal lob kısmında anormal aktivitelerin sonucu olduğu görülmüştür. Yani gözle ilgili ya da psikolojik bir rahatsızlık değil bu sendrom.  Araştırma ortaya çıkan bir bulgulara göre bu sendromu olan kişilerde migren olduğu bulunmuştur. Başlarda migren rahatsızlığı olmasa bile daha sonra mutlaka migren rahatsızlığının geliştiği ortaya çıkmış. Yani bu sendrom migren hastalığının bir habercisi şeklinde algılanıyor. Tek başına herhangi bir tehlikesi bulunmasa da belki de migren rahatsızlığı için birçok şeyi anlatıyor olabilir. Buradan Alice Harikalar Diyarı yazarı Lewis Carroll’a dönersek kendisinin de bir migren hastası olduğu biliniyor. İşin garip tarafı ise bu hastalarda yapılan beyin taramalarında hiçbir bulguya ve değişikliğe rastlanmamıştır. Ancak beyin taramalarının da kısıtlı olduğu göz önüne alındığında, belki de kişiler bu tür atakları yaşarken değişikler oluyor ve sonrasında devam etmiyor olabilir. Ya da sürekli bir değişiklik söz konusu ancak henüz saptanabilmiş değildir. Philedelphia Çocuk Hastanesinde bu konu üzerinde araştırmalar yapan Dr. Grant Liu şöyle söylüyor: ‘’Beyinde yaşanan çok ufak değişikliklerin dahi dramatik sonuçları olabilir. Kaldı ki bu değişiklik beynin boyutlarını algılayan kısmında olursa görsel sonuçları bu sendromda olduğu gibi çok çarpıcı olabilir.’’

Sosyal Medya'da Paylaş

Yazar Hakkında

Sevdenur Akbayır

Psikolog Sevdenur Akbayır, İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Psikoloji (İngilizce) bölümünden onur derecesi ile mezun olmuştur. Eğitim hayatı boyunca daima kendini geliştirmeyi hedeflemiş, birçok ...