Bu Bir Acil Durum Farkındalığı Olabilir Mi? : Seyirci Etkisi Nedir?

Bu Bir Acil Durum Farkındalığı Olabilir Mi? : Seyirci Etkisi Nedir?

Kalabalık bir ortamdasınız ve yardıma ihtiyaç duyduğunuz bir an içerisindesiniz. Kalabalık bir ortamda olduğunuz için ne de olsa birçok insan size yardım edebilir düşüncesiyle kendinizi daha rahat hissederdiniz değil mi? Peki, psikoloji size bu durumun böyle olmadığını ve tam tersine kalabalık bir ortamda yardım görme olasılığınızın daha düşük olabileceğini söyleseydi, ne düşünürdünüz?


Düşüncelerinizi netleştirelim... Tam da bu duruma adını verdiğimiz ''Seyirci Etkisi'' olgusu nedir hemen öğrenelim.


Seyirci etkisi, kişilerin, başkalarının varlığında yardıma ihtiyacı olan birine yardım etme olasılıklarının daha düşük olmasıdır. Yani, başkalarının da  var olduğu bir ortamda sorumluluk hissi kişiler arasında oransal olarak dağılır. Tek başınızayken bir başkasına yardım etme olasılığınız diyelim ki %100 ise, sizinle birlikte toplamda 5 kişinin bulunduğu bir ortamda bu oran kişiler arasında %20 olacak şekilde dağılır. Bu da yardıma ihtiyacı olan kişinin yardım görme olasılığının oldukça düşük olması demektir çünkü böyle bir durumda insanlar bir başkasının olaya müdahale edeceğini düşünerek, diğerlerinin harekete geçmesini beklerler. İnsanlar böyle bir durumda ''Ne de olsa başkaları kalkıp yardım edecektir, ne de olsa polisi muhakkak aramışlardır, ne de olsa biri gider yardım eder...'' şeklinde düşünürler. Yani aslında insanlar, etrafta birçok kişi olduğu için sorumluluğu birbirlerine yüklerler. 


Seyirci etkisi olgusu 1964 yılında Kitty Genovese adında genç bir kadının New York'ta evinin önünde öldürülmesinden sonra oldukça dikkat çekti ve sosyal psikologlar tarafından araştırılmaya başlandı. Bu olay Amerikan kamuoyunu dehşete düşürmüştü çünkü aslında olaya tanıklık eden 38 kişi vardı. Peki neden Kitty Genovese'in komşularından oluşan bu 38 görgü tanığı olaya hiçbir müdahalede bulunmamıştı?
Her ne kadar başkalarının varlığında yardım etme davranışının daha fazla olabileceğini düşünsek de, seyirci etkisi üzerine yapılan araştırmalar tam tersini göstermektedir. Başka insanların varlığı genelde yardım etmek için harekete geçme olasılığımızı düşürür çünkü sorumluluğu başkalarına yükleriz. 


Durumu Tanımlama 
Acil durumların çoğu belirsiz bir şekilde başlar. Adamın/Kadının gerçekten de yardıma ihtiyacı var mıdır yoksa bu bir aile kavgası mıdır? Sokaktayken yerde gördüğümüz evsiz kişi uyuyor mudur yoksa bilinçsiz olduğu için mi uzanmış pozisyondadır? Pencereden çıkan, bir yemek buharı mıdır yoksa olası bir yangının dumanı mıdır? Bu tarz ikilemlerde kalındığında insanlar çoğunlukla yardım etme davranışını ertelerler ve başkalarının nasıl davranacaklarını gözlemlemeye başlarlar. Yardım etme davranışını erteledikleri için başkaları üzerinde acil bir durum yokmuş izlenimi yaratırlar ve insanlar birbirlerini gerçekten de durum acil değilmiş yönünde etkilerler ve yanlış yönlendirirler. Bu durum da çoğulcu cehalete yol açar. Yani durum acil olsa bile insanlar başkalarının ne yapacaklarını merak edip gözlemlemeye başladıkları için yardım etmeye kalkışmazlar ve diğer insanlar üzerinde durum acil değilmiş etkisi yaratırlar. Oysa ki durum acildir fakat insanlar birbirlerini yanlış yönlendirdikleri için çoğulcu cehalete maruz kalıyorlardır. 
Bu konuya dair yapılan araştırmalar elbette mevcuttur. Bir grup üniversite öğrencisi bir görüşmeye davet edilir. Odada kendilerine verilen formu doldurdukları esnada duvarda bulunan bir delikten içeriye duman gelmeye başlar. Bu duman, deneklerin bazıları tek başınalarken bazıları ise üçlü gruplar halindelerken verilir. Araştırmacılar ise bu esnada tek taraflı bir pencereden denekleri, acil durum için harekete geçip geçmeyeceklerini veya durumu haber verip vermeyeceklerini incelemek üzere gözlemlemeye başlarlar. Yalnız başına olan deneklerin %75'i olası bir yangının dumanını haber verirlerken, üçlü gruplar halinde olan deneklerin, odanın içi tamamen dumanla dolmasına rağmen %13'ünden azı dumanı haber verir. Dumanı haber vermeyen kişiler, bu dumanın buhar, havalandırma buharı, yemek buharı olabileceğine veya olası bir yangın durumunun olmayabileceğine karar vermişlerdi. Bu deney de bize insanların birbirlerini bir durumun acil olarak dğerlendirmeme üzerine etkileyebileceklerini gösterir (Latane ve Darley, 1968). 


Sorumluluğun Dağılımı 
İnsanlar, etraflarında başkalarının varlığını bildikleri zaman sorumluluk hissiyatını sadece kendi üstlerinde hissetmezler. Bu hissiyatı diğer insanlara da yüklerler (Ne de olsa bir başkası yardım eder/etmiştir düşüncesi). 
Bu konuya dair yapılan bir deneyde deneklere, üniversite öğrencilerinin karşılaştıkları kişisel sorunlar hakkında bir grup tartışmasına katılacakları söylenir. Bir üniversite öğrencisi geçirdiği nöbetlere dair yaşadığı sorunlardan bahseder. Grup tartışmasının ikinci turuna gelindiğinde üniversite öğrencisi nöbet geçirmeye başlar gibi görünür. Araştırmacılar yine, deneklerin ne yapacaklarını gözlemlemeye başlarlar. Deneklerden bazıları tek başlarına, bazıları üçlü gruplar halinde bazıları ise 6 kişilik gruplar halindedirler. Sonuç olarak tek başlarına olan deneklerden %85'i, üçlü gruplar halinde olan deneklerden %62'si, 6 kişilik gruplar halinde olan deneklerden %31'i olayı haber verirler. Burada gözler önüne bir kez daha serilen durum, kişi tek başınayken sorumluluğu daha fazla hissederken, başkalarının varlığında sorumluluk hissiyatının insanlar arasında oransal olarak dağılmasıdır. Herkes yardım etme davranışını veya harekete geçmeyi bir başkasına yüklemişti. 


Bilginin Rolü
Peki, seyirci etkisi altında kalmayıp, acil bir duruma müdahale etme olasılığımızı arttırmak mümkün müdür?
Montana Üniversitesi'nde yapılan bir deney bu ihtimalin oldukça yüksek olduğunu gösterir. Bir grup lisans öğrencisi seyirci etkisine dair bilgilendirildikleri bir koferansa katılırlar ya da kendilerine konuyla ilgili bir film izletilir. İki hafta sonra bu öğrenciler, okulun koridorunda bir başkasıyla yürürlerken (bu başka kişiler araştırmacıların iş arkadaşlarıdır), yerde yatan birini görürler. Araştırmacıların iş arkadaşları sanki acil bir durum yokmuş gibi davranmış olsalar da, seyirci etkisine dair bilgilendirilmiş olan öğrencilerin diğerlerine göre yardım etme davranışları daha fazladır (Beaman, Barnes, Klentz, McQuirk, 1978). Yani seyirci etkisine dair kendilerine konferans verilen veya film izletilen kişiler acil durum için harekete geçmişlerdi çünkü bu konuya dair bilgi sahibi olmak, onları bu yanlış eğilime dair uyandırmıştı. 
İnsanlar, seyirci etkisine dair bilgilendirildikleri zaman kendilerini yanlış davranmaya sürükleyebilecek olan seyirci etkisine karşı farkındalık kazanmışlardı ve kendilerini ''şu an seyirci etkisinin altında kalmamalıyım ve harekete geçmeliyim.'' şeklinde uyarmışlardı. Bu da, bilgi sahibi olunduğu vakit, yanlış eğilimlere karşı farkındalık sahibi olunup, bu yanlış eğilimlerin önüne geçebilme becerisi kazanılabileceğini gösterir.

Siz de artık bu konuya dair bilgi sahibi olduğunuz için bu beceriye sahip olabilirsiniz demektir. Bilgi sahibi olmanın bize yeni beceriler kazandracağı vakte kadar bilgiyle kalın, psikolojiyle kalın.

 

Kaynak :

Atkinson ve Hilgard (2015). Psikolojiye Giriş (Çev. Öznur Öncül - Deniz Ferhatoğlu). Ankara : Arkadaş Yayınevi

Sosyal Medya'da Paylaş

Yazar Hakkında

Radiye Mahabat Seyda

Merhaba, Ben Radiye Mahabat Seyda. Lisans eğitimimi İstanbul Gelişim Üniversitesi'nde psikoloji alanında tamamladım. Akabinde ''Çözüm Odaklı Kısa Süreli Terapi'', ''Mindfulness & Kabul ve Karar...