Hayatı İşlevsel Hale Getirmek : İşlevsel Düşünmek

Hayatı İşlevsel Hale Getirmek : İşlevsel Düşünmek

Beynimizin düşünce gücünü hesaba katacak olursak, sürekli düşündüğünü ve düşünmenin durdurulamayacağını söylemek yanlış olmayacaktır. Bu düşünce seli içerisindeki her bir düşünce işlevsel değildir elbette. Kimisi gerçek hayata aittir ve gerçekten de üzerine düşünmemiz gerekir kimisi ise gerçeklik tabanında olmayan düşüncelerimizdir ve bizi yorabilir. Kimileri ise bizi olduğumuz yere hapsedip, ilerlememize engel olabilirler. İşlevsel olmayan düşünceler de asıl olarak normal düşünce süreçlerinin parçalarıdırlar ve değişen oranlarda hepimizde bulunurlar fakat bu oran arttığı zaman hayat işleyişimizi zorlaştırabilirler ve hatta engelleyebilirler. Netice olarak düşüncenin gücünü kim küçümseyebilir? 

İşte bu engelleyici niteliğe sahip olan düşüncelere “işlevsel olmayan düşünceler” olarak karşılık verebiliriz. 

İşlevsel olmayan düşünceleri bazı başlıklar altında toplayabiliriz : 

 

Ya hep ya hiç düşünme tarzı : Bu bilişsel tuzak, sizi her şeyi ya siyah ya beyaz görmeye iter. Örneğin ya başarılı bir insansınızdır ya da başarız birisinizdir ; dünya ya kötü bir yerdir ya da iyi bir yerdir…

 

Felaketleştirme : Olayları yeterince incelemeden, düşünmeden direkt olarak olayı olumsuz görmek ve felaketlere yol açacağını düşünmek. Olası diğer sonuçları düşünmeden sadece olumsuz olana yoğunlaşıp, diğer olası ihtimalleri görmezden gelmek. Örneğin anksiyöz bir ebeveyn düşünelim. Çocuğu arkadaşlarıyla birlikte olduğu için “kesin başına dışarıda bir şey gelecek, kesin bir şey olacak.” diye düşünür ve diğer sonuçları düşünmeden (örneğin “çocuğum eve bir şey olmadan da varabilir”) olumsuza odaklanır. 

 

Keyfi Çıkarsama : Olay öyle olmasa bile hatta olayın öyle olmadığına dair kanıtlar da olsa kişinin sadece belli bir sonuca odaklanmasıdır. Örneğin arkadaşı hasta olduğu için onunla dışarı gelemeyeceğini söylese de, kişi “Beni sevmediği için dışarı gelmiyor işte.” diye düşünür.

 

Olumlu olanı görmemek : Olumlu olan durumları veya olayları görmeden, kişinin olumlu olanı bir kenara atmasıdır. Örneğin kişinin keman çalma konusunda çok iyi olmasına rağmen “Zaten keman çalmak çok kolaydır, herkes çalabilir.” diye düşünmesidir.

 

Etiketleme : Gerçeğe daha uygun değerlendirmeler ve yorumlar yapmak yerine kişinin hem başkalarına hem kendisine yaftalamalar yapmasıdır. Örneğin “Ben çok başarısızım.” , “O çok kötü biridir.” 

 

Aşırı Genelleme : Tek bir olaydan yola çıkarak, onu tüm olaylara genellemektir. Genelde “asla , hiçbir zaman, her zaman, kesinlikle, hep” gibi ifadeleri içerir. Örneğin “Ben zaten hiçbir zaman başarılı olamadım.” , “O zaten bana her zaman kötü davrandı.”

 

Kişiselleştirme : Olayla ilgili alternatif açıklamalar bulmaya çalışmaksızın, başkasının davranışlarını kişinin kendisine mâl etmesidir. Örneğin verdiği sözleri genellikle tutmayan birini düşünelim ve bu kişi size verdiği sözü tutmadı. Böyle bir durumda kişinin “Ona kesin bir şey yaptım diye böyle davranıyor.” diye düşünmesidir.  

 

İşlevsel olmayan düşüncelerimiz bizi bu şekilde engellerken veya yavaşlatırken, işlevsel olan düşünceleri nasıl elde edebiliriz ve kendimizi nasıl hayatın akışına adapte edip, ilerletebiliriz?  

 

Öncelikle beynimizin sürekli düşündüğünü ve her düşündüğünün doğru olmadığını bilmeliyiz. Bazı otomatik düşüncelerimiz vardır ve bu otomatik düşünceler her zaman işlevsel değildir. İşlevsel düşünebilmek için “alternatif cevaplar” ve “alternatif yollar” bulmak bizi işlevselliğe doğru götürebilir. Yani işe yaramayan düşünce ve davranışları bir kenara bırakıp, işe yarar düşünce ve davranışlara yönelebiliriz. Elbette işlevsel olmayan duygu ve düşünceleri de deneyimlemek hakkımızdır çünkü bizler insanız ve bazı şeyleri düşünmemenin önüne geçmek oldukça zordur. Bu sebeple işlevsel olmayan düşüncelerin zihnimize gelmesi normaldir fakat sınırı aştığı vakit, bizi tökezletebilirler. 

 

İşlevsel düşünmeyi öğrenmek için ilk adım : 

 

-Örneğin işten çıkarılan birini ele alalım. Bu kişi ilk etapta “Ben çok şanssızım, hiçbir şeyi beceremiyorum, tüm kötülükler beni bulur.” şeklinde düşünür. Devamlı olarak bu şekilde düşünürse bu onu yavaşlabilir ve gerçekten de bir şey yapamaz hale gelebilir. Bu sebeple kişinin bu durumda duygu ve düşüncelerinin farkında olup, kendisi için bir plan yapması, içinde bulunduğu durumu işlevsel hale getirmesi ona yardımcı olabilir ve hayatı daha yaşanılır kılabilir. Örneğin kişi bir saat belirleyip, her gün o saatler arasında iş başvurularında bulunabilir, çevresiyle iletişime geçebilir, işi üzerine katkı sağlayacak kitaplar okuyabilir, eğitimlere katılabilir ve hatta öğrenmek istediği bir yabancı dil varsa veya bir yabancı dilini geliştirmek istiyorsa bunun üzerine yoğunlaşabilir. 

 

-Son anda plana katılamayacağını söyleyen arkadaş için “Kesin beni sevmiyor.” diye düşünmek yerine, “Muhakkak bir açıklaması vardır. Ben de başka bir arkadaşımı çağırabilirim, kendi başıma bir şeyler içip kendime vakit ayırabilirim veya çok uzun zamandır almak istediğim fakat almayı bir türlü ertelediğim -herhangi bir nesneyi- almaya gidebilirim.” şeklinde düşünmek ve davranmak bize işlevsel düşünmeyi ve işlevsel hareket etmeyi sağlayacaktır. 

 

-Bir sınavdan başarısız olunduğunu farz edelim. Bu durumda “Ben çok başarısızım.” diye düşünmek bizi düşünce tuzağına düşürecektir. Bunun yerine “Tek bir sınavdan yola çıkarak başarısız veya başarılı olduğuma karar veremem. Evet bu sınavdan başarısız oldum fakat dünya üzerinde sınavlardan başarısız olan birçok insan var. O halde herkes mi başarısızdır? Bu sınavdan geçememiş olmam daha iyi çalışmam veya çalışma tarzımı değiştirmem gerektiği anlamına gelebilir.” şeklinde düşünmek ve sınava daha iyi hazırlanmak veya çalışma tarzını değiştirmek sizler için işe yarar olandır.

 

İşlevsel olan ve işlevsel olmayan düşünceler zihinimizin parçalarıdır. Hangisi üzerinden hayatımızı devam ettirmek istediğimiz ise bizim eğilimlerimize ve tercihlerimize bağlıdır. İşlevsel düşünmek ve işlevsel davranmak bizlere yarar sağlayabilir ve yaşamı bizler için daha yaşanılabilir kılabilir. İşlevsel düşünme alışkanlığını kazanmak ise olaylarla daha iyi baş etmeyi sağlayabilir. Elbette işlevselliğe odaklanmak kesin çözüm olmayabilir fakat en azından işlevsel olmayana takılıp kalarak bizi geriletmeyebilir.

 

Sosyal Medya'da Paylaş

Yazar Hakkında

Radiye Mahabat Seyda

Merhaba, Ben Radiye Mahabat Seyda. Lisans eğitimimi İstanbul Gelişim Üniversitesi'nde psikoloji alanında tamamladım. Akabinde ''Çözüm Odaklı Kısa Süreli Terapi'', ''Mindfulness & Kabul ve Karar...