Toplumsal Felaketlerde Bireysel ve Toplumsal İyi Oluş İlişkisi Üzerine

Toplumsal Felaketlerde Bireysel ve Toplumsal İyi Oluş İlişkisi Üzerine

 

Hem depremi birebir yaşamış insanlarla hem de ikincil travma dediğimiz biçimde medyadan şahit olmuş insanlar ile görüşen biri olarak yazıyorum. Psikolojik iyileşme süreci uzun bir yol olacak...
Bireysel acılar ne kadar bastırılmaz ve doğru şekilde işlenir ise toplumsal yaralar da o denli doğru sarılacaktır.
Bireysel iyi oluş, toplumsal iyi oluş demektir.
O nedenle lütfen kendi varoluş yolculuğunuzdaki bireysel sorunları ve travmaları da geri plana itmemeye özen gösterin.

Yaşanılan travmanın bu aşamasında “suçluluk hissi”nin arttığını görmekteyiz. “Derdimden utanıyorum” tarzı söylemler çok fazla… Lütfen unutmayın: Bireysel problemlerinize üzülmeniz depremzede bireyler için daha az üzüldüğünüz/üzüleceğiniz anlamına gelmiyor. Bireysel ve toplumsal acılar paralel şekilde ilerleyebilir. Üzüntü, pastanın dilimlerine benzemez. Bir dilim almak pastadan azaltabilir, ancak söz konusu duygular ise aynı anda farklı olaylara farklı duygular geliştirebiliriz.

Ki şöyle de düşünürsek, kendi iyi oluşunuzu önemsemek travma mağduru bireylerin daha sonraki aşamalarda ihtiyaç duymaya devam edeceği birlik duygusunu sürdürmenize olanak sağlayacaktır. Bu nedenle, kendi hayatınızla ilgili problemleri de göz ardı etmemeniz önce sizin için, sonra da toplum için çok önemli bir meseledir.

Sevgilerimle

 

Uzman Klinik Psikolog İlkay Dingeç

Sosyal Medya'da Paylaş

Yazar Hakkında

İlkay Dingeç

Merhaba, ben Uzman Klinik Psikolog İlkay Dingeç. Bazen bir merhabanın nelere iyi geldiğini gayet iyi bilirim. Şu anda bu sayfada olmanız içinde bulunduğunuz o sis bulutunu aralama cesareti gösterdi...