ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİNDE SALDIRGANLIK EĞİLİMİNİN CİNSİYETE GÖRE  DEĞİŞİMİ

ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİNDE SALDIRGANLIK EĞİLİMİNİN CİNSİYETE GÖRE DEĞİŞİMİ

ACIBADEM ÜNİVERSİTESİ PSİKOLOJİ BÖLÜMÜ ARAŞTIRMA PROJESİ

ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİNDE SALDIRGANLIK EĞİLİMİNİN CİNSİYETE GÖRE

DEĞİŞİMİ

Ferahnaz CULUM,Gülizar Zeynep CÜCE

21500329 , 21500353

Mayıs,2017

2

Özet

Kadın ve erkek üniversite öğrencilerinin çocuk (0-12 yaş), hamile ve nötr fotoğraflara
gösterildiği şartlarda saldırganlık eğilimleri pilot araştırma ile incelenecektir. Örneklem....
hipotezin anlamlılığı....
Anahtar kelimeler: saldırganlık, evrimsel psikoloji, ebeveyn yatırımı, kadın, rekabet

3
ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİNDE SALDIRGANLIK EĞİLİMİNİN CİNSİYETE GÖRE

DEĞİŞİMİ

Evrimsel bulgular kadınların erkeklere oranla saldırganlığa daha az eğilimli olduğunu
gösterirler. İnsanlık tarihinin ilk günlerinden itibaren erkek kendini avlanmak, aileyi olası
saldırılara karşı korumak gibi riskli durumlara sokarken kadın ot toplamak, yemek yapmak,
çocuklara bakmak gibi daha az riskli görevleri üstlenmiştir. Toplumsal cinsiyet normlarını
göz önünde bulundurduğumuz takdirde günümüzde de geleneksel toplumlarda kadın ve
erkeğe yüklenen görevlerin keskin sınırlarla ayrılmış olduğunu gözlemlememiz mümkündür.
Campbell’a (2006) göre bu görevler zamanla içselleşir ve davranışsal olarak uygulanmaya
başlanır. Aynı zamanda, kültürel normlar ve tabular erkeklerin saldırganlık eğilimini
destekler, hatta teşvik ederken kadınların saldırgan davranışlarını anormal ve patolojik
kökenlere dayandırmaktadırlar (Campbell,1999).

Saldırganlık atalarımız tarafından adaptif problemlere karşı bir çözüm stratejisi olarak
geliştirilmiştir. Buss ve Duntley 2006’da yaptıkları bir araştırmada erkekler tarafından yaygın
olarak kullanılan yedi farklı strateji tespit etmiştir, bunlar; başkalarının kaynaklarını ele
geçirmek, tehditlere karşı kendini savunma, hemcins rakipleri mağlup etme, statü ve
hiyerarşik güç, uzun süreli partnerleri aldatmadan caydırmak, eski partnerleri tekrar kazanmak
ve diğer türlü elde edilemeyecek cinsel birlikteliktir. Buna ek olarak doğada da
gözlemlendiği gibi eril canlıların üremek ve statü sahibi olmak için risk alması gerekir. Buss
(1997) alınan risk arttıkça statünün de artacağını söylemektedir. Erilin statüsünü arttırmak
istemesindeki amaç yüksek ebeveyn yatırımı yapan dişilere cinsel yolla erişebilme güdüsüdür.
Canlılarda daha yüksek

4
ebeveyn yatırımı yapan cinsiyet için yapılan rekabet artmaktadır ve diğer canlılarda olduğu
gibi insanlarda da kadın erkekten daha çok ebeveyn yatırımı yapmaktadır (Campbell,1999).

Ebeveyn yatırım teorisi ve cinsel seçilim teorisine göre soyu başarılı devam ettirmek
ve sonraki nesillere genetik mirasını aktarmak üreme başarısını belirtmektedir. Erkeklerin ve
kadınların üreme stratjileri değişiklik gösterir bunun nedeni dimorfik özelliklerinin farklı
olmasıdır. Buna göre; erkekler gelişmiş dimorfik özelliklere sahip olmaları nedeniyle daha
sık üreme hücresi (sperm) üretirlerken, kadınların bir üreme hücresi (yumurta) üretmesi ise 28
gün sürmektedir. Dolayısıyla erkeklerin üreme başarısını dölledikleri yumurta sayısı
belirlerken kadınlarda ise durum daha farklıdır. Onların üreme başarısını zorlu, uzun gebelik,
emzirme ve sütten kesilmeden sonra çocuklarına sağladıkları katı besinler belirlemektedir
(Campbell,1999). Erkeklerin çok eşli üreme göstermeleri kadınları yüksek ebeveyn yatırımı
yapmaya itmiş ve bu da çocukların hayatta kalmalarının anne bakımına bağlı olmasına neden
olmuştur. Bu nedenle kadın daha az saldırgan davranış gösterir çünkü kendisine bir şey
olursa çocuğunun yaşama şansı azalır. Araştırmalar annenin çocuğun yaşamının ilk yıllarında
ölmesinin çocuğun hayatta kalma şansını ciddi şekilde düşürdüğünü gösterir, bununla beraber
babanın aynı yıllarda ölmesi çocuğun hayatta kalma şansı üzerinde bir etkiye sahip değildir
(Sear & Mace,2008). Daha önce de belirttiğimiz gibi kadının hayatta kalması üreme
başarısını etkiliyorsa erkeklere kıyasla zarar görebileceği saldırgan fiziksel davranışların daha
az gözlemlenmesi beklenir. Campbell (1999), bu fiziksel saldırgan davranışları ölçen
mekanizmanın korku olduğunu öne sürmektedir. Bunu temel alarak aynı derecede fiziksel
tehdit yaratan nesnelere karşı kadınlarda ve erkeklerde farklı düzeylerde korku yaşayacağını

belirtir. Bu nedenle, tehdit yaratan nesneye karşı kadınlar daha yüksek korku yaşarken,
erkeklerin daha az korku yaşayacağını söylemektedir.

5
Kadınlar erkeklere göre fiziksel tehlike arz eden durumlarda yüksek korku yaşarlarken
erkekler ise psikolojik ve sosyal yönleri olan tehditlere karşı yüksek korku yaşarlar (Stewart
et al,1997). Campbell (1999), erkeklerde korku yaratan tehditlerin psikolojik ve sosyal yönde
olmasının onların otonomi ve statü arayışıyla ilişkili olabileceğini söylemektedir. Buna ek
olarak Zuckerman (Campbell,1999) sansasyon arayışının korkunun ters yönünde bir duygu
olduğunu ve erkeklerin kadınlara göre fiziksel risk içeren sansasyon arayışının daha fazla
olduğunu belirtmiştir. Bu arayış çeşitli fiziksel tehlike içeren aktivitelerle yüksek korelasyon
içindedir bunlara: Suç işlemek, sakatlık eğilimi, riskli çatışmalarda yer almak, sokak
çetelerine katılma ve tehlikeli spor yapma örnek olarak verilebilir. Tam tersine kadınlar
bedensel zarar görebilecekleri durumlardan kaçınmaktadırlar, bu çocuklarının hayatlarını
sürdürebilmeleri konusundaki endişelerinden gelir, dolayısıyla müphem ve sözel saldırganlık
gösterirler.

Charlesworth (1996) bir araştırmasında dört çocuğun televizyon izlemek için iş birliği
yapması gereken bir deney düzenlemiştir. Bu deneyde gözlemlendiği üzere cinsiyet arası
gruplarda erkek çocukları kız çocukları üzerinde baskınlık kurarak daha uzun süre televizyon
izlemişlerdir ancak aynı cinsiyetli gruplarda televizyon izleme süresi cinsiyete göre bir
değişiklik göstermemiştir. Bununla beraber cinsiyet içi gruplarda erkekler iş birliğinde daha
fazla fiziksel davranış kullanırken kızlar daha fazla sözel davranış kullanmışlardır. Toplanan
veriler Charlesworth’ün cinsiyetin kaynak için rekabetini etkilemeyeceği öngörüsünü
desteklemiştir. Campbell (1999) Hogeyna ve Hogeyna’nın 1993 yılında yaptığı bir

araştırmasının kadınların da erkekler gibi rekabet edebildiğini ancak erkeklerin rekabet
ettikleri durumlarda yardımlaşmayı tercih ettiklerini ve yetişkinler arasında erkeklerin
rekabete kadınlardan daha fazla değer verdiğini gösterdiğini söylemiştir. Campbell (1999)’a
göre; kadınlar düşük riskli rekabet yöntemleri geliştirmişlerdir, burada düşük risk saldırının
6
şiddetinin çeşidi ve direkt olmaktan ziyade, dolaylı bir rekabet aracı olduğuna işaret eder.
Bunun yanında dolaylı saldırganlığın tercih edilebilirliğinin cinsiyete göre değişkenlik
göstereceğinden söz eder. Dolaylı saldırganlık doğası gereği saldırganın kimliğini gizlemeyi
amaçlarken, erkekler saldırganlıklarını statü ve kaynak için kullandıkları zaman eylemlerin
açıkça failine yüklenebilir olmasını tercih ederler, bu nedenle de dolaylı şiddet erkekler için
daha az ilgi çekicidir. Dolaylı saldırganlığa örnek olarak iftira atmak, damgalamak, dedikodu
yapmak ve küçük düşürmek verilebilir.

Dolaylı saldırganlığı dişilerin tercih etmesinin bir diğer sebebi de vücuduna
gelebilecek zararlardan kendini koruma isteğidir ve bunun altında yatan evrimsel sebep
çocuğunu sağlıklı dünyaya getirip onun bakımını sağlayabilmektir. Yazının başında da
değindiğimiz üzere kadınların daha fazla ebeveyn yatırımı yapmaları, erkeklerin evrimsel
olarak saldırgan davranışları ve çok eşlilikleri, kadınların çocuklarına karşı yakın ilgi ve
yaşamları konusunda
yüksek endişe geliştirmelerine neden olmuştur. Babalar öldüğünde çocuğa başka bakım veren
olmayacağı için kadınlar bu rolü benimsemiş ve nesiller boyu adaptasyonla sürdürmüşlerdir.
Annelerin bakım verme davranışları onların babalardan daha uzun yaşamalarına sebep
olmaktadır. Çalışmamızın hedefi, annelik güdüsünün kadınlarda saldırganlık davranışının
erkeklere oranla daha az olmasının sebebi olduğu varsayımımızı deneysel olarak test etmektir.

Yöntem

Ortam
Araştırma İstanbul’daki üniversite öğrencilerine dış uyaranlara kapalı bir ortamda
uygulanacaktır.

7

Katılımcılar
Deneydeki katılımcılar, 18-25 yaş aralığındaki 10’ar kadın ve erkek önceden yapılandırılmış
bir plana göre saldırganlık eğilimleri ölçülecektir. Her değişken şartında 10 kadın ve 10 erkek
katılımcı kullanılacaktır toplamda 40 katılımcı bulunacaktır. Katılımcılar seçkisiz yöntemle
seçilecektir.

Materyal / Aletler
Araştırmada kullanılacak olan Kar-Ya saldırganlık ölçeği, Karataş ve Yavuzer(2016)
tarafından geliştirilmiştir. Araştırmada kullanılacak fotoğraflar 0-12 yaş çocuklar, hamileler
ve nötr (doğa, manzara ve çiçek) olmak üzere internetten seçilmiştir.

Desen ve İşlemler
Değişkenler (15 hamile- çocuk fotoğrafı ve 15 nötr fotoğraf) rastlantısal sırayla oluşturan bir
listeye göre katılımcılara bilgisayar ekranından sunulacaktır. Araştırmacılar kişinin
cinsiyetini ve yaşını kayıt formuna işleyeceklerdir. Katılımcılardan, beşer saniye aralıklarla
gördükleri fotoğrafların hamile ise kaç aylık, çocuk ise kaç yaşında ve nötr ise fotoğrafa ilk
baktıklarında dikkatlerini çekenin ne olduğunu yazmaları istenecektir. Katılımcıların
saldırganlık eğilimi, fotoğraflar gösterilmeden önce ve fotoğraflar gösterildikten sonra iki
yarım tekniğiyle ön test ve son test uygulanarak veriler toplanacaktır.

8

Kaynakça

Buss, D. M., & Duntley, J. D. (2006). The evolution of aggression. M. Schaller, J. A. Simpson, &
D. T. Kenrick içinde, Evolution and Social Psychology (s. 400). New York: Psychology Press.

Buss, D., & Shackelford, T. (1997). Human aggression in evolutionary psychological
perspective. Clinical Psychology Review , 605-619 (17).

Campbell, A. (2006). Sex differences in direct aggression: What are the psycholigcal
mediators? Aggression and Violent Behavior , 11 (237-264).

Campbell, A. (1999). Staying alive:Evolution, culture and women's intrasexual aggression.
BEHAVİORAL AND BRAİN SCIENCE , 22 (203-252).

Charlesworth, W. R. (1996). Co-operation and competition: Contributions to an evolutionary
and devolopmental model. International Journal of Behavioral Development , 19 (25-39).

Sear, R., & Mace, R. (2008). Who keeps childeren alive? A review of the effects of kin on child
survival. Evolution and Human Behavior , 29 (1-18).

Sosyal Medya'da Paylaş

Yazar Hakkında

Ferahnaz Culum

Acıbadem Üniversitesi'nde Psikoloji lisans eğitimini tamamlamıştır.Halen Klinik Psikoloji Doktora eğitimine devam etmektedir. Seanslarına çevrimiçi ve yüz yüze devam etmektedir.