GÜNÜMÜZDE ÇEVRİMİÇİ (ONLINE) PSİKOTERAPİ UYGULAMALARINA GENİŞ BİR BAKIŞ AÇIŞI

GÜNÜMÜZDE ÇEVRİMİÇİ (ONLINE) PSİKOTERAPİ UYGULAMALARINA GENİŞ BİR BAKIŞ AÇIŞI

GÜNÜMÜZDE ÇEVRİMİÇİ (ONLINE) PSİKOTERAPİ UYGULAMALARINA GENİŞ BİR BAKIŞ AÇIŞI

İÇİNDEKİLER

İÇİNDEKİLER ............................................................................................................. i 

ŞEKİLLER LİSTESİ ..................................................................................................... ii 

SİMGELER VE KISALTMALAR................................................................................. iii

 1. GİRİŞ......................................................................................................................... 1

2. ANA METİN ............................................................................................................. 2

2.1. Çevrimiçi Terapilerin Tarihçesi...............................................................................3

2.2. Çevrimiçi Psikoterapilerin Uygulama Şekilleri .......................................................4

2.3. Çevrimiçi Terapinin Avantajları ve Dezavantajları .................................................5

2.4. Etik ve Çevrimiçi Terapiler ..................................................................................... 7

2.5. Terapötik İlişki Açısından Çevrimiçi Psikoterapiler................................................ 9

2.6. Çevrimiçi Terapinin Etkinliği...................................................................................12

3. SONUÇ........................................................................................................................15

4. KAYNAKLAR ........................................................................................................... 19

 

ŞEKİLLER LİSTESİ

Şekil 1. Çevrimiçi psikoterapi uygulama şekilleri..............................................4 

Şekil 2. İnternet destekli müdahalelerin ayrımı ..............................................5

 

KISALTMALAR

Bu çalışmada kullanılmış kısaltmalar, açıklamaları ile birlikte aşağıda sunulmuştur.

Kısaltmalar VS
VB
APA

TPD

Açıklama

Vesaire
Ve Bunun Gibi

American Psychological Association

Türk Psikologlar Derneği

 

1. GİRİŞ

Psikoterapi, bireyin davranışsal, düşünsel ve duygusal problemlerini bir ruh sağlığı uzmanı ile birlikte çözüme kavuşturup sağaltım sağlamayı amaçlayan psikolojik destek sürecine denir. Günümüzde psikoterapi uygulama ortamları ikiye ayrılmaktadır, birincisi geleneksel psikoterapi (yüz yüze) ikincisi ise Çevrimiçi psikoterapi (online terapi). Geleneksel psikoterapi bilindiği üzere psikolog/psikoterapistin ve danışanın aynı zamanda ve aynı ortamda bulunması ile yüz yüze bir şekilde gerçekleşir. Buna karşın yeni nesil çevrimiçi psikoterapi ise psikoterapistin ve danışanın aynı anda ve aynı ortamda bulunmasının farklı nedenlerden dolayı mümkün olmadığı zamanlarda uzaktan, gerek internet gerek telefon ve farklı birtakım uygulamalar üzerinden bağlanarak psikolojik destek sağlanması bağlamında gerçekleşir. Teknolojinin hızlı bir şekilde gelişmesiyle sosyal paylaşımların azalması ve insanların zaman açısından daha kısıtlı bir dilimde var olması nedeniyle kişilerarası iletişim problemlerinin arttığı gözlemlenmiştir. Bu sosyalite kaybının insan doğasına aykırılığıyla oluşan bazı ruhsal problemlere destek olmak ve tedaviyi sağlamak açısından çevrim içi terapinin ilerleyen süreçte daha ulaşılabilir ve sorunsuz şekilde kullanımı oldukça önem taşımaktadır. Bu seminerde 2020 yılında ortaya çıkan, Covid-19 pandemi dönemi ile daha da yaygınlaşan ve artık güncel hayatta neredeyse geleneksel psikoterapiye net bir alternatif şeklinde görülen çevrimiçi psikoterapinin tarih, etik uygulamalar, avantaj ve dezavantajları açısından uluslararası kaynaklardan yararlanılarak incelenmesi amaçlanmıştır.

2

2. ANAMETİN

Uygulama açısından etkinliği kanıksanmış olup geleneksel psikoterapi yöntemi olarak adlandırılan psikoterapi, farklılaşan teknoloji süreçleri ile gelişerek çevrimiçi olarak da kullanılmaya başlanmıştır. Çevrimiçi terapiler e-terapi, siber terapi, web terapi gibi isimlerle karşımıza çıkmakta olup teleterapi olarak da anılmaktadır (Cengiz, 2007). Danışmanlık ve Çevrimiçi psikoterapi ile ilgili literatür göz önüne alındığında, farklı şekillerde isimler ve ifade türleri ile adlandırıldığı gözlenmektedir. Online terapi çeşitleri içerisinde gerek uygulama gerek kullanılan aracı teknoloji ve teknolojik alet farklılıkları olsa da özünde danışmanlık ve geleneksel psikoterapi yöntemleri uygulamaları olan temel klinik görüşme teknik ve etik ilkelerini benimseyerek internet sistemleri aracılığıyla gerçekleşmektedir (Tuzgöl, 2020).

3

2.1. Çevrimiçi Terapilerin Tarihçesi

Online terapinin (çevrimiçi terapi) tarihsel sürecine baktığımız zaman her ne kadar son 20 senede teknolojinin hızlı bir şekilde ilerlemesiyle güncel hayatta uygulandığını düşünülse de psikoloji alanının mihenk taşlarından Sigmund Freud’un danışanlarıyla mektuplaşmaları aslında uzaktan terapinin ilk adımlarından biridir. Bunu takiben 1968’de Massachusetts Hastanesi’nde psikiyatrik hizmetin, telefon yoluyla hastalara tedavi amacıyla sağlandığı bilinmektedir (Zeren ve Bulut, 2018). 1960’ların sonunda Joseph Weizenbaum önderliğinde yapılan, bir nevi bilgisayar programı olan psikoterapist Eliza tedavi amaçlı insanların hizmetine sunulmuştur. Bu bilgisayar programında internet üzerinden Eliza ile yazışarak kişilere ulaşılmaktadır. Eliza’nın program içeriğinde duygu aktarımı yapabileceği herhangi bir yüzü veya sesi yoktur. Kişi merkezli psikolojik danışmanlık hizmeti sağlayarak Rogerian terapist olarak ifade edilmektedir (Zeren ve Bulut, 2018). Ardından ilerleyen süreçte 1972 yılında Stanford ve UCLA arasında uygulanan bir psikoterapi seansı simülasyonu ile başlamıştır. Bu simülasyon seansı sonrasında devam eden süreçte hem teknolojik gelişmeler hem de psikoterapi alanındaki gelişmelerin etkisi ile önceleri daha çok yazılı olarak başlayan online terapi süreci şu anda hem yazılı hem de görüntülü internet programları aracılığı ile devam etmektedir. Birçok farklı terapi ismi ile anılan online ya da çevrimiçi terapiler daha önceleri siber terapi, e-terapi, web terapi gibi isimler ile anılırken günümüzde daha çok online ya da çevrimiçi terapi olarak ifade edilmektedir (Cengiz, 2007). İlerleyen süre zarfında 1986 yılı içinde Cornell Üniversitesi'ndeki öğrenciler için internet tabanlı ruh sağlığı tavsiyesi vermeyi amaçlayan bir hizmet ağı oluşturulmuştur. Öğrencilere psikolojik açıdan öneri ve tavsiye sitesi olan, “Ask Uncle Ezra” ve Türkçeye “Ezra Amca'ya Sor” olarak adlandırabileceğimiz bu danışma ağı yıllar boyunca öğrencilere ve danışan olarak hizmet almak isteyenlere ruhsal destek alma imkanı sağlamıştır. Arşivlenmiş diyaloglar 1986'ya kadar mevcuttur (Santhiveeran, 2004). Ruh sağlığı alanında web uygulama denemelerinin bir diğeri de 1995 yılında Amerika Birleşik Devletleri (ABD)’nde iki farklı internet sitesinin psikoloji ve psikiyatri alanında birtakım uygulama girişimleri gözlemlenmiştir (Shapiro ve Schulman’dan akt Piri, 2011).

4

1995’den bu yana telif hakkı Martha Ainsworth’e ait olan ve maddi açıdan kâr sağlamayı amaçlamayan, çevrimiçi psikoterapi ve danışmanlık hizmeti sunan internet sitesi mevcuttur. Ruhsal danışmanlık hizmeti almak isteyenlere destek sağlayan bu çevrimiçi sitenin adı olan Metanoia; “zihin değişikliği” anlamına karşılık gelebilecek Yunanca bir kelimedir. Metanoia adlı bu site günümüzde https://www.metanoia.org/imhs/ adresi üzerinden halen hizmet sağlamaktadır (http://www. metanoia. org/imhs, Mayıs 2023). Bu gelişmelerin ardından Holmes ve Sommers (1996), dünya üzerindeki tüm insanların web sitesi üzerinden erişebileceği kişilerarası ilişkilere yardımcı olan ücrete dayalı bir internet sitesi kurmuştur (Ainsworth’den akt Santhiveeran, 2004).

2.2. Çevrimiçi Psikoterapinin Uygulama Şekilleri

Günümüzde gelişen ve insanlığa çeşitli imkanlar sunan teknoloji vasıtası ile bireye psikoterapi, psikolojik destek veya psikolojik danışmanlık hizmeti olanakları tanıyarak sağaltımı amaçlayan bu uzaktan terapi yöntemlerini kabaca üç başlık altında toplayabiliriz. Bunlar; sadece yazılı, sadece işitsel ve işitsel-görsel şeklindedir. Bahsi geçen yöntemlerin kullanım ayrımlarına bakılır ise; e-posta veya mesajlaşma yoluyla gerçekleşen görüşme sadece yazılı, telefon ile yapılan psikolojik destek görüşmesi sadece işitsel, telefon yada bilgisayar üzerinden yapılan görüntülü görüşme ise işitsel ve görsel şeklinde olan yönteme örnek verilebilir (Botella ve ark., 2009; Cook ve Doyle, 2002; Goss ve Anthony, 2003; Mohr ve ark., 2019; Reynolds ve ark., 2013). Teknoloji ile sağlanan bu üç ayrı yöntemle erişilebilinecek olan bu psikolojik yardım- destek hizmetleri, çevrimiçi (online) terapi başlığı altında toplanmaktadır. Ruhsal sağaltımı amaçlayan ve tedaviyi alan kişilerin, cep telefonu, bilgisayar, akıllı tablet veya iletişim teknolojisi ile desteklenen bir aleti sanal ağ üzerinden terapi ortamı olarak kullanmasıyla gerçekleştirilmesi amaçlanan terapiye çevrimiçi (online) terapi denmektedir (Spagnolli ve ark., 2014).

5

Şekil 1. Çevrimiçi psikoterapi uygulama şekillerinin ayrımı gösterilmiştir.

2.3. Çevrimiçi Terapinin Avantajları ve Dezavantajları

Çevrimiçi terapiler ve geleneksel (yüz yüze) terapiler arasında uygulama farklılıklarından doğan bazı avantajlar ve dezavantajlar görülmektedir. Örneğin; uygulanması planlanan psikoterapi ve tedavi sürecine başlamadan psikoeğitim verilebilmesi, coğrafi olarak uzak, ulaşımı zor veya izole olan kişilere kolaylıkla hizmet sağlanabilmesi, fiziksel olarak dezavantajlı grupta yer alan bireylere psikolojik destek sağlanması açısından erişilebilir olması, etnik azınlık gruplara ulaşılması, tedavi takip ve sürecinin kolaylaştırılması, danışan veya hasta kişilere terapi ekollerinin içinde bulunan ev ödevi verilebilmesi ve kolay takip edilebilir olması, psikoterapist ve ruh sağlığı çalışanlarının danışan ve hastalarındaki semptomları, psikolojik durum ve page10image11730368

6

davranışlarındaki değişiklikleri zaman, mekan sınırı ve kaybı olmaksızın direkt şekilde takip etme imkanı sağlaması çevrimiçi (online) terapi ve danışmanlığın avantajlı yönlerindendir (Jones ve Moffitt, 2016). Bunun dışında çoğunlukla şehir dışı ya da yurtdışında seyahat yoğunluğu olan danışanlara ve danışmanlık hizmetlerini kendi programına uyacak şekilde düzenlemek durumunda olanlara fayda sağlamaktadır. Ayrıca çevrimiçi (online) terapi ile hizmet alan danışanların, geleneksel (yüz yüze) terapi danışanlara oranla daha dürüst oldukları saptanmıştır. Çevrimiçi terapi hizmeti alan danışanlar, yüz yüze terapiye göre online terapide psikotepist ile iş birliğine daha yatkın, derin sorunları keşfetme eğiliminde olup bu sorunları daha kısa sürede çözüme ulaştırmaya istekli oldukları görülmüştür (Prabhakar, 2013). Bu avantajlara ek olarak çevrimiçi psikoterapilerin, hizmet alan bireyin-danışanın kendisini daha rahat ifade edebileceği bir ortam yaratması veya psikoterapist tarafından reddedilme kaygısının minimumda olması gibi durumlardan ötürü tercih edilme olasılığının gün ve gün daha çok artma eğiliminde olacağı öngörülmüştür (McKenna, 1998). Bunlara karşın çevrimiçi psikoterapi için dezavantaj olarak en başta söz edilebilir kavram “gizlilik”dir. Çevrimiçi terapi uygulamalarında sıkça başvurulan internet, danışanın birtakım bilgilerini kayıt altına alıp saklanmak, takip etmek için kullanıldığından gizlilik sorunu ortaya çıkabilir. Danışanların bu şahsi bilgilerini büyük bir bilinç ve gizlilikle korumak açısından dikkatli olmak, gerekli açıklama ve önlemleri almak için ilk olarak bilgilendirilmiş onam almak, sonrasında gerekli açıklamalar ile danışman tarafından bilgilendirilmelerin yapılması gereklidir. Ayrıca gizliliğin sağlanması için saklanılan dosyalara ve görüşmelere internet üzerinden şifreli koruma oluşturulmalıdır. Danışman ve danışan arasında oluşabilecek gizlilik, güvenlik riskleri ve açıklarının, elektronik kayıtlara kimlerin ne şekilde erişebileceğinin, gizlilik ilkesi gereği olması gereken sınırlılıklarının ve çevrimiçi terapide kullanılacak olan mobil uygulamaların ya da internet ağının kullanılması sırasında oluşabilecek olası risklerin ince detaylar ile açıklandığı bir sistem oluşturulmalı ve bu şekilde sürecin devamı sağlanmalıdır (Jones ve Moffitt, 2016). Genel olarak çevrimiçi terapi uygulamalarındaki avantaj ve dezavantaj olgusu göz önüne alındığında buradaki en önemli etken aslında danışan ve danışmanların önyargıları olabiliyor. Türkiye’de psikoterapistlerin çevrimiçi seans ortamı ile ilgili algılarına yönelik gerçekleştirilen ve 45 psikoterapistin katılım gösterdiği bir çalışmada bulgular sekiz tema üzerinde toplanmıştır. Bu araştırmada

7

çevrimiçi psikoterapiye ulaşılabilirlik, geleneksel (yüz yüze) psikoterapiyle benzerlikler, kaygılı taraflar, uygun düşmeyen yönler, bilgi gerektiren yönler gibi temalar ele alınmaktadır. Sonuca göre psikoterapistlerin çevrimiçi psikoterapinin oldukça uygun ve avantajlarından haberdar olmalarına karşın, olumsuz özellikler üzerine odaklandıkları gözlemlenmiştir (Korkmaz ve Şen, 2018). Yakın zamanda yüz yüze psikoterapi yerine oldukça sık şekilde çevrimiçi psikoterapilerin tercih edilmiş olduğu gözlemlenmiştir (Tuzgöl, 2020). Son dönemde yapılmış olan klinik araştırmalarda anksiyete bozuklukları, travma sonrası stres bozukluğu, yeme bozukluğu ve depresif bozuklukları bulunan kişilerin çevrimiçi psikoterapilere olumlu yanıt verdiği, fayda gördüğü ortaya çıkmıştır (Haberstroh vd., 2014). Yapılan araştırmaların sonuçlarına dayanarak, çevrimiçi psikoterapilerde terapötik ilişkinin varlığının sürdüğü iddia edilebilir. Örneğin, anksiyete bozukluğu olan danışanların çoğu gürültülü ve kalabalık ortamlarda bulunmayı son derece rahatsız edici bulmaktadır. Bu nedenle, yüz yüze psikoterapilere gitme sürecinde (trafik, toplu taşıma kullanımı, terapi öncesi bekleme odasındaki kişiler vb.) zorluk yaşamaktadırlar. Sonuç olarak, danışanların çevrimiçi psikoterapileri tercih etmeleri şaşırtıcı değildir. Ayrıca, depresif kişiler genellikle hareket etmekte ve günlük yaşama katılmakta büyük zorluklar yaşarlar ve çevrimiçi psikoterapinin bu bireyler için düzenli bir rutin oluşturabileceği öngörülebilir. Bu nedenle çevrimiçi psikoterapi süreçlerinin danışanlar üzerinde pozitif kazanımlarının olduğunu söyleyebiliriz (Bozkurt, 2013).

2.4. Etik ve Çevrimiçi Terapiler

Türk Psikologlar Derneği (TPD) etik tanımı ve kuralları gereğince ruh sağlığı alanında psikoterapinin standartlarını belirlemek, psikoterapistleri eş değerlerde buluşturmak ve zorlandıkları noktada rehber olabilecek kaynağı oluşturmak için vardır (TPD, 2004). Bu etik kurallar hem psikoterapistleri hem de danışanları korumayı amaçlamaktadır (APA, 2017). American Psychological Association (APA) gibi birlikler psikologların etik standartlarını belirlemeyi amaçlayarak psikologların mesleki sınırlarını çizmektedir. Yapılandırılmış bu etik kuralların dünyadaki bütün psikologlar için ortak olması nedeniyle herhangi bir durumla karşılaşıldığında süreci başlatmak veya olumsuz bir durumu iletmek amacıyla APA’ya başvurulabilmektedir.

8

Etik kurallar bir çatı altında değerlendirildiğinde sorumluluk, dürüstlük, yetkinlik ve yeterlilik, yararlı olmak ve zarar vermemek, insan haklarına saygı ve ayrımcılık yapmama gibi temel kurallar karşımıza çıkmaktadır (Tuzgöl, 2020). APA etik kurallarını eş zamanda telefon, internet, e-posta ve farklı türden olabilecek akıllı elektronik cihazlar dahil geçerli kılmıştır (APA, 2017). Teknolojinin gelişmesiyle internet kullanımı psikoterapiste, mekana ve duruma uygun psikoterapötik ilişkiyi kurabileceği ve psikolojik müdahaleleri sağlayabilecekleri yeni bir iletişim aracı sunmaktadır. Lakin, çevrimiçi (online) psikoterapi, psikoterapötik hizmetlerin sağlanmasında görev alan psikoterapistler için etik zorluklar da ortaya çıkarmaktadır. Etkileşimli (online) yazım tabanlı iletişim ve hususi sözel iletişim arasındaki ayrımlar,geleneksel (yüz yüze) psikoterapide daha önce karşılarına çıkmayan yeni etik zorluklar oluşturmaktadır (Tuzgol, 2020). Türkiye’de de çevrimiçi psikoterapi uygulamalarının bilimsel temele dayalı ayrıntılı bir araştırmaya muhtaç olduğu ortadadır. Bu gerek psikolojik danışmanlık gerek terapi hizmetlerinin daha sağlıklı şekilde danışana ya da hastaya ulaşabilmesi için ülkemizde danışan-hasta profilleri ile alakalı daha fazla araştırmanın çalışılması ve bu araştırma çalışılırken de oldukça çeşitli ve geniş örneklem gruplarından veriler toplanması etik değerlerin benimsenip korunması için elzemdir (Özdemir,B.M.,Barut,Y. 2020). Son yıllarda ve Covid-19 pandemisini geçirdiğimiz, özellikle 2020-2021 senelerinde salgının etkisi altındayken çevrimiçi (online) ruhsal danışmanlık hizmetine ve psikoterapiye ilginin çok daha arttığı düşünülürse çevrimiçi psikoterapilerin ülkemizde yasal dayanakları sağlayarak, standartları ve etik ilke çerçevesinin oluşturulması bir gereklilik halini almıştır (Tuzgöl,2020).

2.5. Terapötik İlişki Açısından Çevrimiçi Psikoterapiler

Psikoterapide terapötik ilişkiyi (therapeutic relationship) danışan-terapist ilişkisi olarak adlandırabiliriz. Bu ilişkinin formal olması yanı sıra insani ihtiyaçlardan kaynaklanan unsurları ile birlikte, kapsamlı, etkileşime dayalı, karmaşık ve özgün bir niteliğe sahip olmaktadır (Corsini ve Wedding,1986). Terapötik ilişkinin bu komplike yönünden dolayı eş zamanlı işleyen iki ana boyuttan söz edilebilir. Birinci olarak

9

danışanın içgörü kazanması ve davranış açısından değişiklikler oluşturmasını kolaylaştırmak amacıyla teorik yaklaşım ve bu terapötik ittifakı sürdürmeye yönelik, geliştirme tekniklerinin kullanıldığı boyut, ikinci boyut ise kendiliğin katıldığı gerçeklik (self-integrated authenticity) dir. Kendiliğin katıldığı gerçeklik, danışan ve terapistin de insan olmasından kaynaklı ortaya çıkan ve ağırlıkla psikoterapist tarafından ilerletilen karşılıklı saygı ve eşitlik ilkelerini baz alan bir etkileşim sürecidir (Heid ve Parish,1997). Empati, terapötik ilişkinin en önemli unsurlarından biridir. Empati karşımızdakinin ne hissettiğini sezebilmek ve bundan yola çıkarak ses tonu, mimikler, jestler, yüz ifadesi, vücudun postürü ve benzeri türden sözsüz ifadeleri anlamlandırarak okuyabilme becerisidir. Psikoterapi sürecinde bahsi geçen terapötik ittifakı kurmak ve güven ilişkisini oluşturmak açısından oldukça önemlidir (Aygün Cengiz, 2007). Günümüzdeyaygınlaşmaya başlayan çevrimiçi terapiler bağlamından terapötik ilişkiyi tanımlayacak olursak; Bloom (1998) çevrimiçi psikoterapi ve danışmanlığı, terapist ve danışan iki farklı konumdayken, dijital ve web tabanlı sistemlerden faydalanarak terapötik ittifak oluşturdukları profesyonel ilişki şekli ve psikolojik yardım uygulaması olarak adlandırmıştır (Özkan ve Eskiyurt, 2016; Zeren ve Bulut, 2018). Klinik psikolog, psikoterapistler için bu teknolojilerin gelişmesiyle kullanımı oldukça artan çevrimiçi psikoterapi için yeni etik zorluklar ortaya çıkabilmektedir. Bu bağlamda yetkiliğin önemine dair, yararlı olmak/zarar vermemek, sorumluluk, dürüstlük, insan haklarına saygılı olma, gizlilik ve ayrımcılık yapmama gibi ilkelerden şaşmadan çevrimiçi seanslarında terapötik ilişkiler inşa etmelidirler (Tuzgöl,2020). Son dönemlerde yüz yüze psikoterapiye oranla çevrimiçi psikoterapilerin daha fazla tercih edildiği gözlemlenmiştir (Tuzgöl, 2020). Gerçekleştirilen bazı klinik araştırmalarda travma sonrası stres bozukluğu, anksiyete bozuklukları, depresif bozukluklar ve yeme bozukluğu tanısı alan bireylerin çevrimiçi psikoterapilerden olumlu geri dönüş aldığı, fayda gördüğü gözlemlenmiştir. Bu çalışmalardan yola çıkarsak tedavinin olumlu ilerlemesinde önem oluşturan terapötik ilişkinin, çevrimiçi psikoterapilerde de varlığını sağlıklı bir şekilde devam ettirdiğini söyleyebiliriz (Haberstroh vd., 2014).

Web tabanlı uygulamaların yaygın bir sosyal araç olarak kullanımının artması; bilgisayar donanımının ve yazılımlarının özellikle yer ve mekan fark etmeksizin ulaşılabilme kolaylığı, teknolojinin gizlilik ve online iletişim alanında sürekli kendini

10

yenilemesi ve geliştirmesi, uzmanlar için çevrimiçi eğitim olanaklarını sağlayabiliyor olması, terapötik müdahaleler adına internet kullanımını arttırmıştır (Barak, Klein ve Proudfoot, 2009). Barak ve diğerlerine (2009) göre internet destekli müdahaleler dört kategoriye ayrılır; (1) Web tabanlı müdahaleler, (2) çevrimiçi (online) terapi ve danışmanlık, (3) internet tarafından kullanılan terapötik yazılım ve (4) diğer çevrimiçi etkinlikler şeklinde sıralanır. Bahsi geçen dört kategorinin kullanımı, fayda sağlayabilirliği, uygunluğu ve maliyeti birbirinden farklılık göstermektedir. Bu dört grubu inceleyecek olursak; web tabanlı müdahaleler, kişinin kendi kendine uygulama üzerinden yönlendirilerek hizmet aldığı bir formattır, kişilerin kendi hastalığı veya danışmanlık almak istediği konu ile ilgili terapötik bir bağ kurmadan farkındalığı arttırmayı amaçlar. İkinci olarak çevrimiçi danışmanlık ve terapi ise internet üzerinden terapötik ilişkiyi kurma imkanı sunarak (sanal olmayan gerçek kişiler üzerinden danışan-terapist ilişkisi) tedavi yürütmeyi ve danışman tarafından olumlu davranış geliştirmeyi hedefler. Üçüncü kategori olan terapötik yazılım programları, internet psikolojik müdahalelerinin oldukça gelişmiş bilgisayar özellikleri üzerinden danışan kişinin tedavisine yardımcı olmayı hedefler. Son olarak ise diğer çevrimiçi uygulamalar, sağlıkla ilgili bilgi siteleri, kişisel bloglar, sohbet kanalları ve sosyal medya uygulamalarını kapsamakta olup asgari düzeyde teknik bilgi barındırarak site vb. oluşumlarla günün her saatinde erişime açık olmayı amaçlamaktadır.

Şekil 2. İnternet destekli müdahalelerin ayrımı gösterilmiştir.

Bu dört kategori içerisinden terapötik ilişki ile tedavi yürütmeyi amaçlayan iki alt kategori; çevrimiçi danışmalık ve internet tarafından kullanılan terapötik yazılım programlarıdır. İnternet üzerinden terapötik bağ kurarak çevrimiçi danışmanlık ile iletişim kurulmaktadır. Ayrıca terapötik bilgisayar oyunları, robot yazılımları ve sanal uygulamalar özellikle çocuklar ve ergenler için psikolojik sağlık müdahaleleri olarak oldukça etkili şekilde kullanılmaktadır (Barak, Klein ve Proudfoot, 2009). Ruh sağlığı profesyonelleri çocuk ve ergenler için, uzaktan psikoterapi müdahalelerinin klasikyöntemlerine ek ve oldukça yardımcı olarak bilgisayar oyunları, oyunlaştırılmış internet donanımlı psikolojik müdahaleleri kullandıkları gözlemlenmiştir (Goh ve ark., 2008; Stasiak ve ark., 2016). Bunun yanı sıra akıllı telefon kullanımının artması ve internete erişimin yaygınlaşmasıyla birlikte web tabanlı psikoterapiler sayesinde her mesafedenkişiye hizmet sunabilmektedir. Bu konu çerçevesinde yapılan çalışmalar,

Blog, Site, sosyal medya

12

kendi kendine yardım programlarının (öz güdümlü/self-guided) internet tabanlı bilişsel davranışçı terapi ekolünde psikoterapötik girişimlerin kapsamını genişleterek yeni ve umut verici bir olanak sunmaktadır (Lindner, Ivanova, Ly, Andersson ve Carlbring, 2013; Tulbure, 2011; Klein, vd., 2011). Psikolojik rahatsızlık tanısı almış kişiler dışında internet üzerinden terapist tarafından uygulanan e-BDT’nin, demans hastalarında ve demans hastalarına bakım veren ailelerde demanslı kişilerin psikolojik ve davranışsal sorunlarının ele alınmasında, bakım verenin psikolojik dayanıklılığının oluşturulması ve psikolojik iyi oluş halinin korunabilmesi adına uygulandığı gözlemlenmiştir (Kwok ve ark., 2014).

2.6. Çevrimiçi Terapinin Etkinliği

Alışılagelmiş geleneksel terapiye karşın çevrimiçi terapi ve danışmanlığın ortaya çıkışından itibaren bu terapi türünün etkinliği (işlevini yerine getirme) hakkında önemli tartışmalar yaşanmaktadır. Bir taraftan uzmanlar çevrimiçi terapistlerin ve danışanların varlığını ve terapinin etkinlik yeterliliğini tartışırken diğer taraftan başka uzmanlarda bu yeniliği büyük heyecanla olumlu karşılamıştır. Çevrimiçi terapilerin birtakım psikolojik rahatsızlıklar boyutunda etkinliğini değerlendirmek gerekirse, bu konu hakkında yapılan bazı çalışmalar mevcuttur. Örneğin; toplumsal kaygı bozukluğu (Sosyal Fobi) DSM-5 kaygı bozuklukları başlığı altında tanımlanmaktadır. Bireyin diğer bireyler tarafından değerlendirilebileceği bir veya birden fazla toplumsal durumda meydana gelen belirgin bir kaygı ya da korku ile karakterize şekildedir. Toplumsal dizgeler diğerleri tarafından izlenme ve başkaları önünde bir hareketi gerçekleştirme gibi toplumsal olaylarda genellikle kaygı ya da korku geliştirmektedir (DSM-5, 2014). Toplumsal kaygı bozukluğunun internet temelli bilişsel davranışçı terapi (BDT) uygulamalarına yönelik bazı çalışmalar yapılmıştır. Toplumsal kaygı bozukluğu temelinde çevrimiçi tabanlı bilişsel davranışçı terapi uygulamalarını göz önüne aldığımızda yapılan bir meta-analiz çalışmasında toplumsal kaygı bozukluğunda teknoloji destekli çevrimiçi psikolojik müdahalelerin etkinliği incelenmiştir. 37 randomize (seçkisiz) kontrollü çalışma ele alınmıştır. İnternet tabanlı BDT ve sanal maruz bırakma uygulanan hastalar değerlendirildiklerinde bariz şekilde daha az sosyal anksiyete semptomu gösterdikleri ve bahsi geçen uygulamanın anksiyete tanı

13

semptomlarını olması gereken etkinlikte azalttığı sonucu ortaya çıkmıştır. Çevrimiçi psikoterapi ardından takip değerlendirmeleri izlendiğinde internet tabanlı BDT uygulamasının pozitif neticelerinin uzun dönemde devam ettiği saptanmıştır (Kampmann, Emmelkamp ve Morina, 2016). Başka bir araştırmada panik bozukluğun, sosyal kaygı bozukluğunun, agorafobinin ve diğer özgün fobilerin tedavisinde kısa süreli internet üzerinden psikoterapi müdahalesinin etkinliğinin incelendiği çalışmada seçkisiz kontrollü bir çalışmada 179 katılımcı bu grubun içinde gözlemlenmiştir. Çevrimiçi psikolojik müdahale programı 4 hafta sürmüş olup sonrasında kişiler değerlendirmeye alınmıştır. Program video danışmanı, ses kayıtları, metin öğeleri, resimler ve fotoğraflarla desteklenmiştir. Başkaca etkileşimli oyunlar ve alıştırmalarla, grup içindeki katılımcılara kaygı-korku uyandıran öğeler (örn. örümcek ağı) bilgisayar ekranında simüle şekilde korkulu bir durum oluşturularak maruz bırakma alıştırmaları gerçekleştirilmiştir. Müdahale grubundaki (maruz bırakılan) katılımcıların, kontrol grubundaki diğer katılımcılara oranla kaygılarında azalma saptanmıştır. Bu çalışma, internet müdahalelerinin panik bozukluğu ve fobinin tedavi süresinin kısalmasında etkili olduğunu göstermektedir. Web tabanlı psikolojik müdahale programının etkisi, tedaviye karşı olumlu tutumlara sahip katılımcılar arasında daha pozitif sonuçlar ortaya çıkarmıştır. Bu bulgu, kaygı bozuklukları tanısı alan kişiler için internet müdahalelerinin gelecekteki gelişimi adına oldukça yüksek bir etkinliğe sahip olup tedavi için yeni bir fırsat olarak düşünülmelidir, çünkü tedavi süresini azaltarak maliyet etkinliği artırılabilir (Schröder, Jelinek, Moritz, 2017). Ayrıca yaygın anksiyete bozukluğu, obsesif kompülsif bozukluk (OKB), travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) ve toplumsal kaygı bozukluğu çevrimiçi psikolojik terapi programlarının yaşam kalitesini arttırdığı; panik bozukluğu ve toplumsal kaygı bozukluğu için genel bazlı psikolojik sıkıntı seviyelerinde önemli bir seviyede düşürdüğü gözlemlenmiştir (Klein, Meyer, Austin, Kyrios, 2011). Çevrimiçi terapi müdahalelerinin etkinliğinin derecesini inceleyebileceğimiz bir diğer meta-analiz çalışmasında anksiyete bozukluklarında internet üzerinden, bilgisayar destekli psikoterapi ile bilgisayar desteği olmayan yüz yüze yani geleneksel psikoterapiler kıyaslanmıştır. Meta-analizde 23 kontrollü çalışma incelenmiş ve bilgisayar desteği bulunmayan psikoterapiler ile oranlandığında bilgisayar destekli psikoterapinin etki boyutunun ölçeklerce daha yüksek olduğu hesaplanmıştır. Bilgisayar destekli

14

çevrimiçi psikoterapi ile yüz yüze psikoterapi arasında anlamlı farklılık görülmemiştir. Anksiyete bozukluğu olan tanılı hastalarda bilgisayar destekli psikoterapi anksiyete düzeyinin azaltılmasında yeterince etkili bulunmuştur (Cuijpers, vd., 2009). Başka bir ekol açışından, Transdiagnostik (tanılararası) internet tabanlı BDT protokolünün yaygın kaygı bozukluğu, majör depresif bozukluğu, sosyal fobi ve panik bozukluğuna dair etkinliği incelenmiştir. 77 tanı alan hasta, tedavi ve bekleme listelerine rastgele şekilde atanmış ve on haftalık yapılandırılmış (planlı) bir tedavi programı uygulanması amaçlanmıştır. Program çevrimiçi eğitim dersleri ve ev ödevleri, haftalık klinik psikologdan gelen e-posta ve/veya telefon görüşmesi ve direk otomatik e-postalardan oluşmaktadır. Katılımcıların %82’si programın ilk sekiz haftasını tamamlayabilmişlerdir. Uygulanan çevrimiçi terapist destekli BDT ekolü programının, majör depresyon, yaygın kaygı bozukluğu, sosyal fobi ve panik bozukluk tedavisinde etkili olduğu şeklinde sonuçlar elde edilmiştir. Bu sonuçlar, web tabanlı BDT'nin depresif bozukluklar ve panik bozukluk tedavilerinde destek sağladığını göstermiştir (Titov, vd., 2011).

15

3. SONUÇ

Teknoloji çağının getirisi olarak normalde birebir sosyal ortamlarda gerçekleştirdiğimiz aktivite, iş, etkinlik, hobi ve bunun gibi alışkanlıklarımız günümüzde internet üzerinden uzaktan halledilebilir bir oluşuma evrilmekte diyebiliriz. Özellikle yaşadığımız Covid-19 pandemi sürecinde uzakları yakın, imkansızları imkanlı hale getirmenin tek yolunun internet ile mümkün olduğunu tüm dünya ile deneyimledik. Örnek vermek gerekirse pandemi öncesi, dışarı çıkma yasakları yokken su, elektrik, internet, cep telefonları ve doğalgaz gibi güncel faturaları ödeme, şirketlerin yada yetkili yerlerin ödeme noktalarından gerçekleştirilirken pandemi sürecinde evdeki zorunlu kalma halinde bu ödemeleri yapmak için bir çoğumuz online uygulamaları kullanmak zorunda kalmıştık. Bir anlamda internet bankacılığına yoğun bir dönüş yapıldığını söyleyebiliriz. Kısacası salgın sürecinde o andaki ihtiyacı gidermeye yönelik en uygun şekilde çözümler aranmaya ve üretilmeye başlandı. Bunu ihtiyaçları takip eden süreçte internet tabanlı daha fazla siteler kurulup talebi karşılamak için web alt yapıları geliştirildi veya yeni düzenlemeler yapıldı. Bu örnek üzerinden yola çıkarsak alışılagelmiş olan geleneksel (yüz yüze) terapiye oranla son dönemde ama özellikle pandemi sonrasında büyük bir ivmeyle çevrimiçi (online) terapinin daha görünür olup hayatımıza dahil olduğunu söyleyebiliriz. Çevrimiçi terapi uygulama şekli olarak her ne kadar hem uzmanlar hem de hasta-danışanlar tarafından bazı zamanlar önyargılı şekilde yeni bir oluşum olarak yaklaşılsa da temeli psikoloji biliminin önemli alt dallarından biri olan psikanalizin kurucusu Sigmund Freud’un çalışmalarına dayanır. Freud, 1900’lü yılların başlarında mesafeler arası iletişim kurmayı (psikoterapi süreci) sağlayacak birtakım metotlar kullanmıştır. Bu bağlamda Freud çalışmalarında mektuplaşarak kendi hastalarının psikanaliz süreçlerini değerlendirmeye başlamış olup kendi psikanaliz süreci içinde Dr.Fliess ile mektuplaşarak bu metodu deneyimlemiştir. Mektuplaşarak gerçekleşen terapi süreci, tarihsel boyutta uzaktan psikolojik yardımların ilk örneklerini oluşturmaktadır (Berger, 2016; Freud, 1897-1996; McLeod, 2008; Prabhakar, 2013). Geleneksel olmayan çevrimiçi terapilerin uygulanması kapsamında avantajları ve dezavantajları mevcuttur. En başta avantajlar olarak görece kolay erişilebilir olması,

16

bireyin damgalanmaya maruz kalma riskinin olmaması, aile-çift terapilerinde farkı noktalarda olan danışanların terapiye katılımlarının kolaylaştırması, uzak-kırsal bölgelerde ya da etnik azınlıklara ulaşımın sağlanabilmesi ve tedavi sürecinin takibinin kolay olması faydalı özellikler içerisinde sayılabilir. Buna karşın dezavantajlar dahilinde online terapiye duyulan önyargılar, sözsüz iletişim eksikliği, şimdi ve burada hissinden mahrum kalmak ve internet bağlantısından dolayı kesintiler-gecikmeler olumsuz tarafta yer alır. Yukarıda bahsi geçen dezavantajları ortadan kaldırarak sağlıklı bir biçimde psikoterapi planı çizmek mümkündür. Bu başlıktaki olumsuzluklara tedbir olarak örneğin sözsüz iletişimden (jest, mimik ve beden duruşunu anlamlandırma) doğacak yanılsamalar için terapist-danışan arasında görüntülü çevrimiçi görüşme gerçekleştirebilinir. Önyargıları ekarte edebilmek maksatlı çevrimiçi terapi ekolleri hakkında yazılmış makaleler, meta-analizler, akademik yayınlara ulaşılıp bilgi edilinebilinir. Şimdi ve burada hissini oluşturabilme adına terapiye geçiş öncesi psikoterapist tarafından danışana psikoeğitim verilebilir. Son olarak internet tabanlı kesintileri veya sorunları en aza indirmek amacıyla bilişimsel önlemler alınabilir. Özet olarak çevrimiçi terapi sürecini olumsuz etkileyecek dezavantajların ortadan kaldırılmasının ardından sağlıklı bir tedavi programının oluşturulması ve uygulanmasımümkündür.

Her alanda olduğu gibi ruh sağlığı alanı da kendi içinde ciddi bir disiplin ve etik ilkelere sahiptir. Etik ilkeler alanda mesleğin doğru icrasını sağlamak ve danışana gerekli yararı vermek maksatlı önem taşır. Süre gelen etik ilkeler geleneksel yani yüz yüze terapi baz alınarak oluşturulmuş olup danışan ve danışman arasındaki sınırı çizmektedir. Tüm yenilikçi getirilerde olduğu gibi çevrimiçi terapi uygulamaları da birtakım etik zorlukları beraberinde getirmiştir. Mesela etik ilkelerin içinde yer alan gizlilik ilkesinin sağlanması en önemli gerekliliklerin başında gelebilir. Gizlilik ihlali internet ortamında bazı durumlarda sağlanamaması risk oluşturabilmektedir. Veyahut çevrimiçi danışmanlık hizmeti verecek uzmanın yetkinlikleri ve yeterlilikleri konusunda bu hizmeti sağlayabilecek düzeyde olup olmadığını denetleyecek bir sistem açığı oluşabilir. Bu ve bunun benzeri etiğe aykırı durumların önüne geçilebilmesi gayesiyle bazı Avrupa ülkelerinde olduğu gibi ulusal ve uluslararası etik anlayışa dayalı yasal mevzuat ve düzenlemeler web tabanlı psikoterapi uygulamaları üzerinde

17

ülkemizde de oluşturulmalıdır. Hizmeti sağlayacak olan terapist meslek standartlarını ne derece karşılamakta, sorumluluklarının ne kadar bilincinde, internet tabanlı gizliliği koruyabilmekte ne kadar yetkin ve nasıl önlemler almış gibi soruları giderme amaçlı denetleyici bir sistem oluşturup gerekirse bu konular hakkında uzmana eğitim sağlanabilir. Ülkemizde online terapi düzeyinde iki taraflı maddi-manevi ortaya çıkabilecek istismarı engellemek maksatlı olup gerekli yerde gerektiği şekilde yaptırımları gerçekleştirebilecek koşulda olan bir denetleme sistemine ihtiyaç vardır. Akabinde terapi süreci ve web dünyasının gelişen ve değişen birer sistem olmasından dolayı yapılacak denetimler dahilinde gerekli merciler tarafından revizelerde ve/veya düzenlemelerde bulunması uygun olacaktır. Danışan ve danışman taraflı herhangi bir mağduriyet oluşmaması için bu etik değerlerin belirlenmesi, takip edilmesi hatta bireylerin bilinçlendirilmesi amaçlı çevrimiçi terapi konulu bilimsel araştırmaların artması, ülkemizdeki sorumlu kurumların bu çalışmalara mümkün mertebe destek oluşturması gerektiği kanaatindeyim.

Son dönemde çevrimiçi psikoterapi uygulamalarına bir taraftan önyargılı yaklaşıp mesafeli durulsa da diğer taraftan güncel hayatta popüler olmaya başladığı aşikardır. Bu popülerleşmeyle orantılı olarak gerek çevrimiçi terapinin uygulandığı gruplar gerek psikolojik rahatsızlıklarda etkinlik boyutunda çalışmalar sürdürülmelidir. Hem ülkemizde hem yurtdışında yapılan araştırmalardan yola çıkarsak ağır seyir eden psikiyatrik rahatsızlıklar, intihar riski taşıyan hastalar, 18 yaş altı danışanlar ve uyuşturucu bulunan kişiler konusunda çevrimiçi terapinin kullanımı ile ilgili tam anlamıyla olumlu fikir birliği sağlanmasa da bir çok çalışmada danışan ve hastaların online terapiden fayda gördüğü tespit edilmiştir. Çevrimiçi tabanlı psikoterapi uygulamalarındanfaydagörengrubuniçindedepresifbozukluklar,travmasonrası stresbozukluğu, yas reaksiyonları, sosyal fobi ve anksiyete bozukluğu tanısı alan kişiler bulunur. Ulaşılan bilimsel araştırmanlar ışığında halen ülkemizde internet tabanlı uzaktan psikoterapi için netleşmeyen yasal sınırlar, meslek standartları ve en önemlisi etik ilkeler konularında bir netlik sağlanması gerekmektedir. Ulusal ve uluslararası standartta çevrimiçi psikoterapi uygulamalarının yasal bir zemine

18

oturtulup ruh sağlığı uzmanları tarafından kişilere hizmet sağlanmalıdır. Yapılması zaruri bu sınırlandırılmalar ve yasal mevzuatlar dahilin de çevrimiçi terapinin dezavantajlarının avantaja dönüşebileceği gibi aynı zamanda psikolojik desteğe ihtiyacı olan bireylere hızlı müdahalelerde bulunularak tedavi sürecin de etkin şekilde rol oynayacağını düşünmekteyim. Sonuç olarak teknolojinin gelişmesini baz alarak özellikle Covid-19 pandemisiyle yaygınlaşan geleneksel psikoterapiye (yüz yüze) alternatif olarak görülen çevrimiçi psikoterapi uygulamalarını alanda yetkin merciler tarafından yasal bir çatının altında toplayıp gerekli takibinde sağlamasıyla bireyde başlayarak toplum içinde koruyucu ruh sağlığına katkı sunabileceği inancındayım.

19

KAYNAKLAR

Akgöz, N., Ülker, S.V., Keskin, R. & Arasan Doğan, İ. (2022). “Günümüz ve Gelecekteki Teknolojinin Psikoterapi Uygulamalarına Etkisi ve Etik Tartışmalar”, Journal of Social, Humanities and Administrative Sciences, 8(59):1840-1848.

American Psychological Association (1997). APA statement on services by telephone, teleconferencing, and Internet. Retrieved October 8, 2009. www.apa.org/ ethics/education/ telephone-statement.aspx.

Amerikan Psikiyatri Birliği. (2014). DSM-5 tanı ölçütleri: Başvuru kitabı. Ertuğrul Köroğlu (Çev.). Ankara: Hekimler Yayın Birliği.

Aygün Cengiz, S. (2007). Empatik Yaklaşımla Sanal Terapide Duygusal Okuryazarlık. International Emotional Intelligence and Communication Symposium, İzmir, Türkiye.

Barak, A., Klein, B., & Proudfoot, J.G. (2009). Defining internet-supported therapeutic interventions. Annals of Behavioral Medicine, 38(1), 4-17.

Bloom, J. (1998). The ethical practice of web counselling. British Journal of Guidance and Counselling, 23, 53-59.

Botella, C., Garcia-palacios, A., Baños, R. M., & Valencia, U. De. (2009). Cybertherapy: Advantages, limitations, and ethical issues. PsychNology Journal, 7(1), 77-100.

Breger, L. (2016). Freud: görüntünün ortasındaki karanlık: Yaşantı. İstanbul: Yapı Kredi Yayınları.

Childress, C. (2000). Ethical issues in providing online psychotherapeutic intervetions. Journal of Medical Internet Research, 2(1), e5. DOI: 10.2196/jmir.2.1.e5.

Corsini JC, Wedding D. Current Psychotherapies, 4th Ed.Illinois, F.E. Peacock Publishers,

1986.

Cuijpers, P., Marks, İ.M., Straten, A., Cavanagh, K., Gega, L., Andersson, G. (2009). Computer-aided psychotherapy for anxiety disorders: A meta-analytic review. Cognitive Behaviour Therapy, 38(2), 66-82.

Goh, D. H., Ang, R. P., & Tan, H. C. (2008). Strategies for designing effective psychotherapeutic gaming interventions for children and adolescents. Computers in Human Behavior, 24(5), 2217-2235.

Haberstroh, S., Barney, L., Foster, N., ve Duffey, T. (2014). The ethical and legal practice of online counseling and psychotherapy: A review of mental health professions. Journal of Technology in Human Services, 32(3), 149-157.

Heid LS, Parish MT. The nature of self-integrated authenticity in counselors and therapists. 6th proceedings of the international conference on counseling in the 21st century, May 29-30 1997. Beijing, China.

https://www.metanoia.org/imhs/, 5 Haziran 2023’de erişildi.

Jones, N., ve Moffitt, M. (2016). Ethical guidelines for mobile app development within health and mental health fields. Professional Psychology: Research and Practice, 47(2), 155.

Kampmann, I.L., Emmelkamp, P.M.G., & Morina, N. (2016). Meta-analysis of technology-assisted interventions for social anxiety disorder. Journal of Anxiety Disorders. (16)30097-4.

Kiropoulos, L. A., Klein, B., Austin, D. W., Gilson, K., Pier, C., Mitchell, J., & Ciechomski, L. (2008). Is internet-based CBT for panic disorder and agoraphobia as effective as face-to-face CBT?. Journal of Anxiety Disorders, 22(8), 1273-1284.

Klein, B., Meyer, D., Austin, D. W., & Kyrios, M. (2011). Anxiety online-a virtual clinic: Preliminary outcomes following completion of five fully automated treatment programs for anxiety disorders and symptoms. Journal of Medical Internet Research, 13(4), e89.

Korkmaz, B., & Şen, G. (2018). Psikoterapistlerin çevrimiçi yürütülen psikoterapilere yönelik algılarına ilişkin bir tematik analiz çalışması. Klinik Psikoloji Dergisi, 2(3), 140-152.

Kwok, T., Au, A., Wong, B., Ip, I., Mak, V., & Ho, F. (2014). Effectiveness of online cognitive behavioral therapy on family caregivers of people with dementia. Clinical Interventions in Aging, 9, 631-636.

Lindner, P., Ivanova, E., Ly, K.H., Andersson, G., & Carlbring, P. (2013). Guided and unguided CBT for social anxiety disorder and/or panic disorder via the Internet and a smartphone application: Study protocol for a randomised controlled trial. Trials, 14(1), 437.

McKenna, K. Y. A. (1998). The computers that bind: Relationship formation on the internet (Yayınlanmamış Doktora Tezi), Ohio University, USA.

Novotney, A. (2017). A growing wave of online therapy. Monitor on Psychology, 48(2), 48. http://www.apa.org/monitor/2017/02/online-therapy.aspx adlı adresten 05.06.2023 tarihinde saat 20.15’de erişildi.

20

21

Özdemir, M. B. & Barut, Y. (2020). Psikolojik Danışma Uygulamalarında Post Modern Bakış Açısı: Çevrimiçi Psikolojik Danışma . Kıbrıs Türk Psikiyatri ve Psikoloji Dergisi , 2 (3) , 192-199 . DOI: 10.35365/ctjpp.20.03.24.

Piri, S. (2011). İnternet tabanlı psikolojik hizmetler ve bu alana özgü etik ilkeler: Bir gözden geçirme. Edebiyat Fakültesi Dergisi, 28(2), 213-231.

Prabhakar, E. (2013). E-therapy: Ethical considerations of a changing healthcare communication environment. Pastoral Psychology, 62(2), 211-218.

Say, G. (2021). Etik Bir Mesele: Psikoterapi Türlerinde Mahremiyet ve Gizlilik. J Cogn Behav Psychother Res; 10(3),344-354. https://doi.org/10.5455/ JCBPR.55911.

Schröder, J., Jelinek, L., & Moritz, S. (2017). A randomized controlled trial of a transdiagnostic Internet intervention for individuals with panic and phobias-One size fits all. Journal of Behavior Therapy and Experimental Psychiatry, 54, 17- 24.

Spagnolli, A., Bracken, C. C., & Orso, V. (2014). The role played by the concept of presence in validating the efficacy of a cybertherapy treatment: A literature review. Virtual Reality, 18(1), 13-36.

Titov, N., Dear, B.F., Schwencke, G., Andrews, G., Johnston, L., Craske, M.G., & McEvoy, P. (2011). Transdiagnostic internet treatment for anxiety and depression: A randomised controlled trial. Behaviour Research and Therapy, 49(8), 441-452.

Tuzgöl, K. (2020). Online Psikoterapi ve Danışmanlıkta Etik. Türkiye Bütüncül Psikoterapi Dergisi, 3(6), 67- 86.

Türk Psikologlar Derneği Etik Kurulu, (2004). Türk Psikologlar Derneği Etik Yönetmeliği, Türkiye.

Zeren, Ş. G. & Bulut, E. (2018). Çevrimiçi Psikolojik Danışmada Etik ve Standartlar: Bir Model Önerisi . Turkish Psychological Counseling and Guidance Journal , 8 (49) , 63-80 . Retrieved fromhttps://dergipark.org.tr/tr/pub/tpdrd/issue/40627/487343

Xiangyi C. An exploratory study of Chinese psychotherapists' understanding and experiences of professional relationship in Mainland China (Ph.D. Thesis). Hong Kong, The Chinese University of Hong Kong, 2009.

Sosyal Medya'da Paylaş

Yazar Hakkında

Ferahnaz Culum

Acıbadem Üniversitesi'nde Psikoloji lisans eğitimini tamamlamıştır.Halen Klinik Psikoloji Doktora eğitimine devam etmektedir. Seanslarına çevrimiçi ve yüz yüze devam etmektedir.