Düşüncelerimizi Değiştirmek Mümkün mü? Aşırı Genelleme Üzerine İnceleme Yapalım

Düşüncelerimizi Değiştirmek Mümkün mü? Aşırı Genelleme Üzerine İnceleme Yapalım

Olayları değerlendirme şekillerimiz kişiden kişiye göre farklılıklar gösterir. Kimisi olaylar karşısında umursamaz bir tavır alabilirken kimisi ise aşırı tepkiler gösterebilir. Bu durum bizim olayları nasıl algıladığımıza bağlıdır ve algılama biçimlerimiz de düşüncelerimize göre şekillenir. Düşüncelerimiz sadece algılama biçimizi değil, davranışlarımızı ve duygularımızı da etkiler. Düşüncelerimiz bizim üzerimizde bu kadar etki sahibiyken, onları daha yakından incelemek yararlı olacaktır. 


Yaşam içerisinde pek çok farklı olay ve durumla karşılaşırız çünkü bu, hayatın bir parçasıdır ve önemli olan bu olayları yaşamak değildir, önemli olan bu olayları nasıl yorumladığımızdır. Örneğin aynı olayı yaşayan iki kişiyi ele alalım ve bu her iki kişi işten çıkarılmış olsunlar. A kişisi olaya dair üzüntüsünü yaşarken, diğer taraftan da yeni bir iş arayışına girer ve bu olayın kendisine özgü olmadığını herkesin başına gelebileceğini, hatası varsa hatalarını düzeltmesi gerektiği şeklinde düşünür. B kişisi ise ''Zaten tüm kötü olaylar beni bulur, ben çok başarısız bir insan olduğum için beni işten çıkardılar.'' şeklinde düşünür. Görüldüğü üzere aynı olay yaşanmış olsa da, birbirinden farklı iki düşünce vardır. A kişisi muhtemelen bu olaydan dolayı daha az yıpranacaktır çünkü bu olayı tüm hayatına ve kendisine mal etmemiştir. B kişisinin ise yıpranma ihtimali daha fazladır çünkü bu olayı tüm hayatına ve kendisine mal etmiştir. İşte tek bir olaydan yola çıkarak, bu olayı veya durumu kişinin kendisine veya tüm hayatına genellemesine ve kesin hükümler koymasına ''aşırı genelleme'' denir.


Aşırı genellemeler çarpık düşüncelerdir diyebiliriz çünkü bizi işlevsiz bir şekilde düşünmeye iterler. Aşırı genellemelere başvurursak, olaylar hakkında doğru olmayan yorumlar yapabiliriz ve bu doğru olmayan yorumlar duygularımızı, davranışlarımızı ve düşüncelerimizi olumsuz yönde etkileyecektir. A kişisi yaşadığı bu durumu tüm hayatına ve kendisine genellememiştir ve bunun hayat içerisinde herkesin başına gelebileceğini düşünerek, yeni işler arama davranışı sergilemiştir ve duygusal boyutta B kişisine göre daha rahat hissetmektedir. B kişisisi ise ''Her kötü olay benim başıma gelir, ben çok şanssızım, şanssız olduğum için yeni bir iş bulamam.'' şeklinde  düşünür, yeni iş arama davranışı içerisine girmez ve duygusal boyutta kendisini üzüntülü, öfkeli hisseder. Halbuki kişi, hayatının bu döneminde işten çıkarılmıştır  ve bu dönemi tüm hayata genellemek mantıklı olmayacaktır. Netice olarak kişi işten çıkarıldığı vakte kadar aslında bir işte çalışıyordu.


Bir arkadaşı ile iletişimi kesilen iki kişiyi ele alalım. A kişisi bu durumun gayet normal olabileceğini düşünürken, B kişisi kendisinin kötü biri olduğu, hiç kimse tarafından sevilmeyecek olduğu şeklinde düşünür. Halbuki bir arkadaşımız ile iletişimimizin kesilmesi bizim ne çok iyi ne de çok kötü biri olduğumuzu gösterir çünkü tek bir kişi üzerinden yola çıkarak değerlendirme yapmak mantıklı olmayacaktır. Hayatımıza giren her insanla hayat boyu iletişimimiz devam etmeyebilir ve bu gayet hayatın içinden olan bir durumdur.


 Görüldüğü üzdere duygu-düşünce-davranış boyutları birbirleriyle etkileşim halindedirler ve bu etkileşim hem bize hem hayatımıza yön verebilmektedir. Duygu-düşünce-davranış boyutunda meydana gelen herhangi bir aksaklık diğer boyutları da etkisi altına alarak, ruh halimizi etkileyebilirler ve ruh halimiz de fiziksel halimizi etkileyebilir. Yaşam içerisinde pek çok olay yaşarız ve öenmli olan bu olayları yaşamamız değildir, önemli olan bu olayları nasıl yorumladığımızdır. 

Sosyal Medya'da Paylaş

Yazar Hakkında

Radiye Mahabat Seyda

Merhaba, Ben Radiye Mahabat Seyda. Lisans eğitimimi İstanbul Gelişim Üniversitesi'nde psikoloji alanında tamamladım. Akabinde ''Çözüm Odaklı Kısa Süreli Terapi'', ''Mindfulness & Kabul ve Karar...